Geçmiş yayın ve haberlerimde Akdeniz Üniversitesi Rektörü Mustafa Ünal ile ilgili FETÖ iltisaklarını ve sıfır iltisaklı bilim insanlarını FETÖCÜ olarak ihraç ettirmesini kaleme almıştım.
Hakkında FETÖ iltisaklarına ilişkin sayısız suç duyurusu bulunan Ünal, Gerek gazetelerim, gerek haber sitelerim ve gerekse sosyal medya hesaplarımda kendisine dair yayınlarım karşısında tarafıma tekzip iletmedi, erişim engelleme kararı aldırmadı, haberlerimin yalan veya yanlış olduğuna dair beyanatta bulunmadı. Bu bağlamda tarafıma yapılan suç duyurusunun anlamı FETÖ taktiği ile gözdağı vermek ve yıldırma çabasıdır. Tekzip dahi veremediği haberlere binaen devleti, devletin unsurlarını kullanarak, tarafıma yönelik suç uydururken, kendisine dair SÖZDE mağduriyet yaratmaktadır.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın : “Babanız olsa ihbar edin” çağrısına uyarak, Rektör Ünal’ı şahitler, deliller, görünen gerçekler ve iltisakları nedeniyle Türkiye Cumhuriyeti’nin 4’üncü gücü olan BASIN olarak kamuoyunu aydınlatmak ve savcılığı harekete geçirmek için haber yaptım. 17/25 Aralık sürecinden çok öncesinde girişmiş olduğum FETÖ mücadelesinde devlete 15 bin kişilik FETÖ listesi vermiş olmakla birlikte, Cumhurbaşkanımızın talimatı ve FETÖCÜ leri ihbara daveti üzerine sorumluluk üstlenerek, görünen gerçeklere, savcılıktaki iddianamelere, şahitlere dayanarak yaptığım haberlerin tamamı kamu yararınadır.
Rektör Ünal’a dair tüm iltisaklar hakkında verilen suç duyurularında mevcuttur. Ben bugüne dek kendisini tek bir kez bile görmüş değilim, kişisel hiçbir husumetim de bulunmamaktadır. Bu bağlamda kamuoyunu aydınlatmak ve bilgilendirmek için yayınladığım haberlerimin savcılık tarafından ihbar kabul edilmesini ve gereğinin yapılmasını talep ediyorum.
SAVCILIĞI GÖREVE DAVET EDİYORUM
Mustafa Ünal’ın, kamu yararı güden ve görünen gerçeklere göre yapılan haberlerimi engellemeye çalışmak, yazılarım ve haberlerim karşısında tekzip gönderemediği halde, devletin savcısını, polisini, adli ve kolluk tüm unsurlarını kişisel aklanma ve hakkındaki gerçekleri yazan beni karalama girişimine alet etmek, AÜ Akademisyenlerinin şahsi odalarına bırakılan, T.C. Savcılığı ile legalliği tescilli NeHaber isimli gazetemi “İllegal” kandırmacasıyla toplatmak, bu toplatma esnasında gazetemi ve itibarımı “İllegal” yaftası ile zedelemek, aynı zamanda gazetemi toplatmak için onlarca personeli kişisel çıkarlarını ve delillerini karartmaya ortak etmek, suçlarından da soruşturulmasını talep ediyorum.
REKTÖR MUSTAFA ÜNAL’IN BAZI İLTİSAKLARI ŞUNLARDIR
17-25 Aralıktan sonra çocuklarını Toros Kolejinden almadığı, bu tarihten 1.5 yıl sonrasına kadar (Vekil Rektör atanana kadar) o okulda okutmaya devam ettiği belgeli olarak ortaya çıkmıştır. Nitekim, Başbakanlık ve hükümet yetkililerince de sık sık dile getirildiği üzere: "bir kamu görevlisinin 17/25 Aralık sonrasında çocuklarını FETÖ'ye ait okullardan almaması"FETÖ/PDY iltisak ve irtibatı bakımından en önemli kriterlerden biri olup, memurun görevden uzaklaştırılması ve diğer adli işlemler sonucunu doğurmaktadır.
Rektör Prof.Dr. Mustafa Ünal’ın firari -Prof.Dr. Ömer geçici ile beraber- en yakın arkadaşı konumunda olan ve Dr. Mustafa Ünal başhekimken Dr. Ünal’ın başhekim yardımcılığını da yapmış olan Doç.Dr. Yaşar Tuna, 15 Temmuz 2016’dan sonra FETÖ/PDY üyeliğinden tutuklanmış ve 3 ay kadar cezaevinde kalmış olmasına rağmen Prof.Dr. Mustafa Ünal tarafından açığa dahi alınmamıştır. Bu sürenin sonunda “itirafçı” olarak serbest bırakıldığı öğrenilen Doç.Dr. Yaşar Tuna’yı Mustafa Ünal hemen görevine de başlatabilmiştir.
2. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanan eski Rektör İsrafil Kurtcephe nin “FETÖ firarisi Ömer Geçici nin isteği üzerine Mustafa Ünal’ı Başhekim yaptım. Ömer Geçici’nin istedikleri göreve getirildi, istemedikleri görevden alındı.” Söylemi mahkeme tutanaklarına geçmiştir. Sayın Rektör neden bu kişilere yönelik iftira ve hakaretten dava açmamıştır?
Rektör Ünal’ın Özet ile FETÖ iltisakları şöyledir:
1) 17-25 Aralıktan sonra çocuklarını Toros Kolejinden almadığı, bu tarihten 1.5 yıl sonrasına kadar (Vekil Rektör atanana kadar) o okulda okutmaya devam ettiği belgeli olarak ortaya çıkmıştır(EK-19).
2) İsrafil Kurtcephe’nin iddianamesinde 15 yerde adının FETÖCÜ olarak geçiyor olması
3) A.Ü. de FETÖnün en güçlü doneminde başhekim yapılması (firari ömer gecicinin israrı ile)
4) Yazılı ve sosyal medyada çıkan haberler
5) Abisi Mutalip Ünal'ın FETÖ irtibatina dair gazete haberleri
6) Eşinin Kayserideki FETÖ lisesi ve dersanelerinde okumuş olması
7) Rektörlüğü boyunca FETÖ sanıklarını görevde tutarken FETÖ ihbarı yapan bilim insanlarına mobing ve kumpaslar yapması
Mustafa Ünal, adının geçtiği haberlerin hiçbiri için “Yalan” veya “Yanlış” diyememiş, devletin ona verdiği kamusal statünün adını kullanarak bana dava açıp, kamusal bir haberi kişiselleştirerek örtbas etmeye çalışmıştır. Tekrar söylemem gerekirse, yaptığım haberlere dair hiçbir tekzip kararı çıkmamış, internet sitelerimde habere dair erişim engelleme yapılmamıştır. Haber içeriklerindeki hiçbir iddia veya isnada karşılık itirazda bulunulmamış, mevcut bu dava da tamamen kurumsal kimliğin kişisel ego mücadelesi yönünde açılmıştır. Rektör Mustafa Ünal, haber içeriklerinde kendisine dair iddiaların haksızlığına veya gerçek olmadığına yönelik dava açmak yerine kurumsal kimliğini ön planda tutup, şahsına yönelik yapılmış haberleri kurumsal kimliğe yönelik olarak lanse etmiş, bu durumda kurumsal kimliğini kalkan olarak kullanmıştır. Oysaki yapılan yanlışlar kurumsal kimlikleri değil, kişileri bağlar.
Banu Barlas
Hakkında FETÖ iltisaklarına ilişkin sayısız suç duyurusu bulunan Ünal, Gerek gazetelerim, gerek haber sitelerim ve gerekse sosyal medya hesaplarımda kendisine dair yayınlarım karşısında tarafıma tekzip iletmedi, erişim engelleme kararı aldırmadı, haberlerimin yalan veya yanlış olduğuna dair beyanatta bulunmadı. Bu bağlamda tarafıma yapılan suç duyurusunun anlamı FETÖ taktiği ile gözdağı vermek ve yıldırma çabasıdır. Tekzip dahi veremediği haberlere binaen devleti, devletin unsurlarını kullanarak, tarafıma yönelik suç uydururken, kendisine dair SÖZDE mağduriyet yaratmaktadır.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın : “Babanız olsa ihbar edin” çağrısına uyarak, Rektör Ünal’ı şahitler, deliller, görünen gerçekler ve iltisakları nedeniyle Türkiye Cumhuriyeti’nin 4’üncü gücü olan BASIN olarak kamuoyunu aydınlatmak ve savcılığı harekete geçirmek için haber yaptım. 17/25 Aralık sürecinden çok öncesinde girişmiş olduğum FETÖ mücadelesinde devlete 15 bin kişilik FETÖ listesi vermiş olmakla birlikte, Cumhurbaşkanımızın talimatı ve FETÖCÜ leri ihbara daveti üzerine sorumluluk üstlenerek, görünen gerçeklere, savcılıktaki iddianamelere, şahitlere dayanarak yaptığım haberlerin tamamı kamu yararınadır.
Rektör Ünal’a dair tüm iltisaklar hakkında verilen suç duyurularında mevcuttur. Ben bugüne dek kendisini tek bir kez bile görmüş değilim, kişisel hiçbir husumetim de bulunmamaktadır. Bu bağlamda kamuoyunu aydınlatmak ve bilgilendirmek için yayınladığım haberlerimin savcılık tarafından ihbar kabul edilmesini ve gereğinin yapılmasını talep ediyorum.
SAVCILIĞI GÖREVE DAVET EDİYORUM
Mustafa Ünal’ın, kamu yararı güden ve görünen gerçeklere göre yapılan haberlerimi engellemeye çalışmak, yazılarım ve haberlerim karşısında tekzip gönderemediği halde, devletin savcısını, polisini, adli ve kolluk tüm unsurlarını kişisel aklanma ve hakkındaki gerçekleri yazan beni karalama girişimine alet etmek, AÜ Akademisyenlerinin şahsi odalarına bırakılan, T.C. Savcılığı ile legalliği tescilli NeHaber isimli gazetemi “İllegal” kandırmacasıyla toplatmak, bu toplatma esnasında gazetemi ve itibarımı “İllegal” yaftası ile zedelemek, aynı zamanda gazetemi toplatmak için onlarca personeli kişisel çıkarlarını ve delillerini karartmaya ortak etmek, suçlarından da soruşturulmasını talep ediyorum.
REKTÖR MUSTAFA ÜNAL’IN BAZI İLTİSAKLARI ŞUNLARDIR
17-25 Aralıktan sonra çocuklarını Toros Kolejinden almadığı, bu tarihten 1.5 yıl sonrasına kadar (Vekil Rektör atanana kadar) o okulda okutmaya devam ettiği belgeli olarak ortaya çıkmıştır. Nitekim, Başbakanlık ve hükümet yetkililerince de sık sık dile getirildiği üzere: "bir kamu görevlisinin 17/25 Aralık sonrasında çocuklarını FETÖ'ye ait okullardan almaması"FETÖ/PDY iltisak ve irtibatı bakımından en önemli kriterlerden biri olup, memurun görevden uzaklaştırılması ve diğer adli işlemler sonucunu doğurmaktadır.
Rektör Prof.Dr. Mustafa Ünal’ın firari -Prof.Dr. Ömer geçici ile beraber- en yakın arkadaşı konumunda olan ve Dr. Mustafa Ünal başhekimken Dr. Ünal’ın başhekim yardımcılığını da yapmış olan Doç.Dr. Yaşar Tuna, 15 Temmuz 2016’dan sonra FETÖ/PDY üyeliğinden tutuklanmış ve 3 ay kadar cezaevinde kalmış olmasına rağmen Prof.Dr. Mustafa Ünal tarafından açığa dahi alınmamıştır. Bu sürenin sonunda “itirafçı” olarak serbest bırakıldığı öğrenilen Doç.Dr. Yaşar Tuna’yı Mustafa Ünal hemen görevine de başlatabilmiştir.
2. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanan eski Rektör İsrafil Kurtcephe nin “FETÖ firarisi Ömer Geçici nin isteği üzerine Mustafa Ünal’ı Başhekim yaptım. Ömer Geçici’nin istedikleri göreve getirildi, istemedikleri görevden alındı.” Söylemi mahkeme tutanaklarına geçmiştir. Sayın Rektör neden bu kişilere yönelik iftira ve hakaretten dava açmamıştır?
Rektör Ünal’ın Özet ile FETÖ iltisakları şöyledir:
1) 17-25 Aralıktan sonra çocuklarını Toros Kolejinden almadığı, bu tarihten 1.5 yıl sonrasına kadar (Vekil Rektör atanana kadar) o okulda okutmaya devam ettiği belgeli olarak ortaya çıkmıştır(EK-19).
2) İsrafil Kurtcephe’nin iddianamesinde 15 yerde adının FETÖCÜ olarak geçiyor olması
3) A.Ü. de FETÖnün en güçlü doneminde başhekim yapılması (firari ömer gecicinin israrı ile)
4) Yazılı ve sosyal medyada çıkan haberler
5) Abisi Mutalip Ünal'ın FETÖ irtibatina dair gazete haberleri
6) Eşinin Kayserideki FETÖ lisesi ve dersanelerinde okumuş olması
7) Rektörlüğü boyunca FETÖ sanıklarını görevde tutarken FETÖ ihbarı yapan bilim insanlarına mobing ve kumpaslar yapması
Mustafa Ünal, adının geçtiği haberlerin hiçbiri için “Yalan” veya “Yanlış” diyememiş, devletin ona verdiği kamusal statünün adını kullanarak bana dava açıp, kamusal bir haberi kişiselleştirerek örtbas etmeye çalışmıştır. Tekrar söylemem gerekirse, yaptığım haberlere dair hiçbir tekzip kararı çıkmamış, internet sitelerimde habere dair erişim engelleme yapılmamıştır. Haber içeriklerindeki hiçbir iddia veya isnada karşılık itirazda bulunulmamış, mevcut bu dava da tamamen kurumsal kimliğin kişisel ego mücadelesi yönünde açılmıştır. Rektör Mustafa Ünal, haber içeriklerinde kendisine dair iddiaların haksızlığına veya gerçek olmadığına yönelik dava açmak yerine kurumsal kimliğini ön planda tutup, şahsına yönelik yapılmış haberleri kurumsal kimliğe yönelik olarak lanse etmiş, bu durumda kurumsal kimliğini kalkan olarak kullanmıştır. Oysaki yapılan yanlışlar kurumsal kimlikleri değil, kişileri bağlar.
Banu Barlas
Kaynak: Banu Barlas