Diyarbakır’da henüz annesinin karnındayken babası tutuklanarak cezaevine atılan ve 30 yıl hapis cezasına çarptırılan yüzde 99 engelli Yahya Boylu, 20 yıldır baba hasretiyle yaşam mücadelesi veriyor.
20 yıl önce herhangi bir gerekçe belirtilmeden, Hizbullahçı olduğu iddiasıyla tutuklanan baba, oğlunun son günlerinde yanında olamayacak.
Hastalığı nedeniyle mahkum olduğu yataktan feryat eden Boylu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın özel af ile 10 yıl cezası kalan babasının serbest bırakılmasını istiyor.
Zor davaların avukatı Rahmi Kurt, dosyayı aldı ve tahliyeye soyundu.
Mağdur davalarına duyarlılığı ile tanınan İstanbul Barosu Avukatı Rahmi Kurt, mağdur ailenin davasını üstlendi. Aldığı her davayı başarıyla sonuçlandıran Rahmi Kurt, bu hukuk katliamını gidermek ve baba Fikri Boylu'nun tahliyesi için kolları sıvadı.
1990’lı yıllarda Güneydoğu’da yaşanan karanlık dönem birçok insanın hayatını kaybetmesine, cezaevlerine düşmesine neden olduğu gibi, yüzlerce belki de binlerce kadının eşsiz kalmasına, yine binlerce çocuğun ise baba hasretiyle büyümesine neden oldu. Diyarbakır’da 1995 yılında tutuklanarak işkencelerden geçirildikten sonra cezaevine atılan Fikri Boylu da geride eşini ve çocuklarını bıraktı. Henüz yeni evliyken ve eşi Şüheda Boylu 2 aylık hamileyken, gözaltına alınan Fikri Boylu, 30 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Eşi Şüheda Boylu ise, bundan yaklaşık 6 ay sonra erken doğum yaparak, Hüseyin ve Yahya adını verdiği ikiz çocuklarını dünyaya getirdi. Ancak hem hamileliğini yalnız geçiren, hem de eşinin cezaevinde olması nedeniyle büyük acılar ve zorluklar yaşayan Şüheda Boylu, çocuklarından Yahya’nın engelli doğması nedeniyle bir kez daha yıkıldı.
"EŞİM GÜNLERCE İŞKENCE GÖRDÜ"
20 yıldır çektiği acıları ve karşılaştığı zorlukları İHA muhabirine anlatan Şüheda Boylu, eşi ile 18 yaşındayken evlendiklerini ve gözaltında alındığında hem yeni evli olduklarını hem de hamile olduğunu söyledi. Şüheda Boylu, "Eşim gözaltına alındığında Aralık ayıydı. Evimizin soğuk olması nedeniyle taşınmaya karar vermiştik. Ben rahatsız olduğum için eşim beni anneme bırakmıştı. Eşyaları taşımak için evimize geldiğinde, tam da kapıyı açarken içeride bulunan polisler arkadaş kapıyı açıp, eşimi gözaltına almışlar. Bunun üzerine eşime 17 gün işkence yaptılar. Eşimin nerede olduğunu bilmiyorduk. Emniyet Müdürlüğü’ne başvurduk. Ancak bu isimle birini almadıklarını söylediler. ‘Kayıtlarımızda böyle bir şahıs yok’ dediler. 17 gün gözaltından çıkarıldıktan sonra Bingöl Cezaevi’ne gönderdiler. Birkaç gün sonra görüşüne gittiğimde bana burada olmadığını söylediler. Nerede olduğunu sorduğumda ise ‘Mahkemesi var, mahkemeye gönderdik’ dediler. Halbuki mahkemesi yoktu. Yeniden Diyarbakır Çevik Kuvvet Müdürlüğü’ne getirmişler. Yine burada bir hafta-10 gün işkence yaptılar eşime. Daha sonra ise sırasıyla Bingöl, Elazığ, Mardin, Siirt ve Diyarbakır’a gönderdiler" dedi.
"EŞİMİ SİVAS’A SÜRGÜN ETTİLER"
Daha sonra ise eşinin Sivas’a gönderildiğini anlatan Boylu, "Çocuğumun engelli ve ağır hasta olduğunu bildikleri halde bunu yaptılar. Çünkü eşim Siirt Cezaevi’ndeyken oğlumun raporları ile birlikte dilekçe yazıp, gidip gelemediğimizi belirtip, Diyarbakır’a getirilmesini istemiştik. Bunun üzerine eşim buraya getirilmişti. Daha sonra Sivas’a sürgün ettiler. Orada bir yıldan fazla kaldı. Yahya babasını çok özlemişti. Bunun için görüşüne gittik. Ancak doktor, Yahya’ya uzun yolculuğu yasaklamıştı. Dönüşte Yahya ağır bir beyin travması geçirdi. Hastaneye kaldırdık. O günden beri nöbetler geçiriyor" diye konuştu.
"EĞER BABASI EVDE OLSAYDI ÇOCUĞUM BÖYLE KALMAZDI"
Oğlu Yahya’nın doğuştan engeli olmasına rağmen tedavisinin mümkün olduğunu ve doktorların Yahya’nın iyi bir tedavi görmesi durumunda yürüyeceğini söylediğini dile getiren Boylu, "O zamanlarda hem sağlık güvencemiz yoktu hem de yeşil kart yoktu. Maddi durumumuz da kötüydü. Bu nedenle oğlumun tedavisini yapamadım. Eğer babası evde olsaydı. Bu çocuk böyle kalmazdı" şeklinde konuştu.
"ÇOCUKLARIM BABALARINA HASRET"
Eşi gözaltına alındığında 18, şimdi ise 38 yaşında olduğunu vurgulayan Boylu, "Eşim olmadığı için büyük zorluklar yaşadım. Özellikle de çocuklarım büyük üzüntüler yaşadı. Ben hep sabrettim, dayandım ama çocuklar bu durumdan çok etkilendiler. Yahya yaşananlardan çok anlamıyordu ancak Hüseyin’in çocukluğu boynu bükük geçti. Eşim 20 yıldır cezaevinde ve halen 10 yıl cezası var. Eminim ki suçsuz yere yatıyor. Çünkü 90’lı yıllarda namaz kılanları bile alıp, cezaevlerine atıyorlardı. Bu kadar yıl boşuna yattı eşim, 10 yıl daha yatmasını istemiyorum. Çocuklarım babalarına hasret" ifadelerini kullandı.
"CUMHARBAŞKANI BİZE YARDIM ETSİN"
Eşinin cezaevinde hem bedenen hem de ruhen çöktüğünü vurgulayan da Boylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da bir şiir okudu diye cezaevine girdi. O ve ailesi cezaevi şartlarını çok iyi biliyor. Çocukları, babasız kalmanın ne kadar zor olduğunu biliyor. Ben hep oyumu Erdoğan’a verdim. Şimdi Cumhurbaşkanı oldu. Cumhurbaşkanının özel affı var. Yahya için, çocuklarım için Cumhurbaşkanına sesleniyorum, yeter ki bu affı çıkarsın. Ceza indirimi olsa da razıyım. Yeter ki eşim 10 yıl daha çocuklarından, çocuklarım ise 10 yıl daha babalarından ayrı kalmasın. Eşim yeni damat iken cezaevine girdi, iki ay sonra Hüseyin’in çocuğu olacak. Yani eşim dede olacak. Çocukların bebekliğini görmedi, bari torununu görsün."
YAHYA’NIN BABA FERYADI
Babası gözaltına alındığında henüz annesinin karnında olan yüzde 99 engelli Yahya Boylu (20) ise, hastalığı nedeniyle mahkum olduğu yataktan feryat etti. Güçlükle konuşan Yahya, babasını çok özlediğini belirterek, "Ben küçükken babam cezaevine girdi. Ben çok hastayım. Her gün nöbet geçiriyorum. Cumhurbaşkanından babamı çıkarmasını istiyorum. Onu çok özledim" dedi.
Banu Barlas Okumuş
20 yıl önce herhangi bir gerekçe belirtilmeden, Hizbullahçı olduğu iddiasıyla tutuklanan baba, oğlunun son günlerinde yanında olamayacak.
Hastalığı nedeniyle mahkum olduğu yataktan feryat eden Boylu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın özel af ile 10 yıl cezası kalan babasının serbest bırakılmasını istiyor.
Zor davaların avukatı Rahmi Kurt, dosyayı aldı ve tahliyeye soyundu.
Mağdur davalarına duyarlılığı ile tanınan İstanbul Barosu Avukatı Rahmi Kurt, mağdur ailenin davasını üstlendi. Aldığı her davayı başarıyla sonuçlandıran Rahmi Kurt, bu hukuk katliamını gidermek ve baba Fikri Boylu'nun tahliyesi için kolları sıvadı.
1990’lı yıllarda Güneydoğu’da yaşanan karanlık dönem birçok insanın hayatını kaybetmesine, cezaevlerine düşmesine neden olduğu gibi, yüzlerce belki de binlerce kadının eşsiz kalmasına, yine binlerce çocuğun ise baba hasretiyle büyümesine neden oldu. Diyarbakır’da 1995 yılında tutuklanarak işkencelerden geçirildikten sonra cezaevine atılan Fikri Boylu da geride eşini ve çocuklarını bıraktı. Henüz yeni evliyken ve eşi Şüheda Boylu 2 aylık hamileyken, gözaltına alınan Fikri Boylu, 30 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Eşi Şüheda Boylu ise, bundan yaklaşık 6 ay sonra erken doğum yaparak, Hüseyin ve Yahya adını verdiği ikiz çocuklarını dünyaya getirdi. Ancak hem hamileliğini yalnız geçiren, hem de eşinin cezaevinde olması nedeniyle büyük acılar ve zorluklar yaşayan Şüheda Boylu, çocuklarından Yahya’nın engelli doğması nedeniyle bir kez daha yıkıldı.
"EŞİM GÜNLERCE İŞKENCE GÖRDÜ"
20 yıldır çektiği acıları ve karşılaştığı zorlukları İHA muhabirine anlatan Şüheda Boylu, eşi ile 18 yaşındayken evlendiklerini ve gözaltında alındığında hem yeni evli olduklarını hem de hamile olduğunu söyledi. Şüheda Boylu, "Eşim gözaltına alındığında Aralık ayıydı. Evimizin soğuk olması nedeniyle taşınmaya karar vermiştik. Ben rahatsız olduğum için eşim beni anneme bırakmıştı. Eşyaları taşımak için evimize geldiğinde, tam da kapıyı açarken içeride bulunan polisler arkadaş kapıyı açıp, eşimi gözaltına almışlar. Bunun üzerine eşime 17 gün işkence yaptılar. Eşimin nerede olduğunu bilmiyorduk. Emniyet Müdürlüğü’ne başvurduk. Ancak bu isimle birini almadıklarını söylediler. ‘Kayıtlarımızda böyle bir şahıs yok’ dediler. 17 gün gözaltından çıkarıldıktan sonra Bingöl Cezaevi’ne gönderdiler. Birkaç gün sonra görüşüne gittiğimde bana burada olmadığını söylediler. Nerede olduğunu sorduğumda ise ‘Mahkemesi var, mahkemeye gönderdik’ dediler. Halbuki mahkemesi yoktu. Yeniden Diyarbakır Çevik Kuvvet Müdürlüğü’ne getirmişler. Yine burada bir hafta-10 gün işkence yaptılar eşime. Daha sonra ise sırasıyla Bingöl, Elazığ, Mardin, Siirt ve Diyarbakır’a gönderdiler" dedi.
"EŞİMİ SİVAS’A SÜRGÜN ETTİLER"
Daha sonra ise eşinin Sivas’a gönderildiğini anlatan Boylu, "Çocuğumun engelli ve ağır hasta olduğunu bildikleri halde bunu yaptılar. Çünkü eşim Siirt Cezaevi’ndeyken oğlumun raporları ile birlikte dilekçe yazıp, gidip gelemediğimizi belirtip, Diyarbakır’a getirilmesini istemiştik. Bunun üzerine eşim buraya getirilmişti. Daha sonra Sivas’a sürgün ettiler. Orada bir yıldan fazla kaldı. Yahya babasını çok özlemişti. Bunun için görüşüne gittik. Ancak doktor, Yahya’ya uzun yolculuğu yasaklamıştı. Dönüşte Yahya ağır bir beyin travması geçirdi. Hastaneye kaldırdık. O günden beri nöbetler geçiriyor" diye konuştu.
"EĞER BABASI EVDE OLSAYDI ÇOCUĞUM BÖYLE KALMAZDI"
Oğlu Yahya’nın doğuştan engeli olmasına rağmen tedavisinin mümkün olduğunu ve doktorların Yahya’nın iyi bir tedavi görmesi durumunda yürüyeceğini söylediğini dile getiren Boylu, "O zamanlarda hem sağlık güvencemiz yoktu hem de yeşil kart yoktu. Maddi durumumuz da kötüydü. Bu nedenle oğlumun tedavisini yapamadım. Eğer babası evde olsaydı. Bu çocuk böyle kalmazdı" şeklinde konuştu.
"ÇOCUKLARIM BABALARINA HASRET"
Eşi gözaltına alındığında 18, şimdi ise 38 yaşında olduğunu vurgulayan Boylu, "Eşim olmadığı için büyük zorluklar yaşadım. Özellikle de çocuklarım büyük üzüntüler yaşadı. Ben hep sabrettim, dayandım ama çocuklar bu durumdan çok etkilendiler. Yahya yaşananlardan çok anlamıyordu ancak Hüseyin’in çocukluğu boynu bükük geçti. Eşim 20 yıldır cezaevinde ve halen 10 yıl cezası var. Eminim ki suçsuz yere yatıyor. Çünkü 90’lı yıllarda namaz kılanları bile alıp, cezaevlerine atıyorlardı. Bu kadar yıl boşuna yattı eşim, 10 yıl daha yatmasını istemiyorum. Çocuklarım babalarına hasret" ifadelerini kullandı.
"CUMHARBAŞKANI BİZE YARDIM ETSİN"
Eşinin cezaevinde hem bedenen hem de ruhen çöktüğünü vurgulayan da Boylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da bir şiir okudu diye cezaevine girdi. O ve ailesi cezaevi şartlarını çok iyi biliyor. Çocukları, babasız kalmanın ne kadar zor olduğunu biliyor. Ben hep oyumu Erdoğan’a verdim. Şimdi Cumhurbaşkanı oldu. Cumhurbaşkanının özel affı var. Yahya için, çocuklarım için Cumhurbaşkanına sesleniyorum, yeter ki bu affı çıkarsın. Ceza indirimi olsa da razıyım. Yeter ki eşim 10 yıl daha çocuklarından, çocuklarım ise 10 yıl daha babalarından ayrı kalmasın. Eşim yeni damat iken cezaevine girdi, iki ay sonra Hüseyin’in çocuğu olacak. Yani eşim dede olacak. Çocukların bebekliğini görmedi, bari torununu görsün."
YAHYA’NIN BABA FERYADI
Babası gözaltına alındığında henüz annesinin karnında olan yüzde 99 engelli Yahya Boylu (20) ise, hastalığı nedeniyle mahkum olduğu yataktan feryat etti. Güçlükle konuşan Yahya, babasını çok özlediğini belirterek, "Ben küçükken babam cezaevine girdi. Ben çok hastayım. Her gün nöbet geçiriyorum. Cumhurbaşkanından babamı çıkarmasını istiyorum. Onu çok özledim" dedi.
Banu Barlas Okumuş
Kaynak: Banu Barlas