'Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü' adına Antalya'da çeşitli etkinlikler ve seminerler düzenlendi.
Sadece Türk toplumunun değil, dünya kadınlarının genel sıkıntısı olarak yaşanan 'kadına yönelik şiddet' Muratpaşa'daki Al Yazma Anıtı önünde protesto edildi. Ancak bir süre sonra protesto konusu amacından çıkarılıp, siyasi muhalefet eylemine döndürüldü.
Kent Konseyi, CHP İl Kadın Kolları, İşçi Partisi ve Kadın Hakları Savunucularının katıldığı eylemde ilk açıklama Kent Konseyi tarafından gerçekleştirildi. Konsey adına konuşan Mükerrem Gökçe, cinsiyete dayalı ayrımcılık ve kadına yönelik şiddetle mücadele devletin politikası olmadığı için töre ve namus adına kadınların dövüldüğünü, aşağılandığını, çocuk yaşta zorla evlendirildiği ve öldürüldüğünü ifade etti.
Ardından İşçi Partisi Öncü Kadın Başkanı Sevda Sabuncu, iktidara yüklenerek, "İktidar bölücüdür. Laik- antilaik diye bölüyor. Alevi- Sünni diye bölüyor. Kadın- erkek eşit değil diye bölüyor. Bu bölücü iktidarın artık Türk milletinin üzerinde tepinme dönemi sona eriyor" şeklindeki açıklamasıyla olayı kadına yönelik şiddetten çıkartıp, mezhep ayrılıklarını dahi vurgulayan siyasi muhalefet platformu haline getirdi.
Kadına yönelik şiddet eylemine katılıp siyasi muhalefet arenasıyla karşılaşan kadınlardan bazıları ise gruptan ayrılarak tepki gösterdiler. Gruptan ayrılan şiddet karşıtları ise şu şekilde açıklamada bulundular:
" Bizler din, dil, ırk, mezhep, parti ayrımı yapmadan, adı üstünde: 'Kadına Yönelik Şiddete Karşı ULUSLARARASI MÜCADELE VE DAYANIŞMA Günü' için bir araya geldik. Daha kendi içimizde bile birlik olmadan, en ufak bir medyatik birlikteliği bile siyasi emellerimize alet edip kirletirsek, Uluslararası Mücadele ve Dayanışmayı nasıl gerçekleştirebiliriz ki?! " şeklinde serzenişte bulundular.
Yine siyasi propagandaya çevrilen platformdan ayrılan bazı kadınlar ise konuya ilişkin düşüncelerini şu şekilde ifade ettiler:
" Şurada bir gurup kadın olarak toplandık ve bu tamamen kadına yönelik şiddete karşı verdiğimiz bir tepki uğruna idi. Bu tepkiyi tüm dünya kadınları ile aynı zamanda ve aynı günde yapmak istedik. Dünya kadınları olarak Uluslararası bir mücadele ve dayanışma sergilemek amacındaydık. Oysa görüldüğü üzere, basın gücünü yanına alan kadınlar hemen o gücü siyasi emellerine alet ettiler. Kadın kendi hakkını savunmak için çıktığı bir platformda basın ve kamuoyu gücü uğruna 'Uluslararası Mücadele ve Dayanışma'yı yok sayarsa, erkek fiziken üstün olma gücünü de kadını yok sayma uğruna niye kullanmasın?! şeklinde tepki gösterdiler.
İşçi Partisi'nden sonra CHP İl Kadın Kolları basın açıklaması yaptı. Açıklamaya katılan Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal da kadınlara destek verdi. CHP İl Kadın Kolları Başkanı Sultan Yeğen, Türkiye'de kadınların, çocuk ve emekçilerin öldürüldüğünü belirterek, "Kadın cinayetleri, kadın intiharları, taciz ve tecavüz olayları artarak devam ediyor. Kadınlar hiçbir dönem yaşamadıkları kadar baskı ve şiddet altında" şeklinde açıklamada bulundu.
Banu Barlas Okumuş
Sadece Türk toplumunun değil, dünya kadınlarının genel sıkıntısı olarak yaşanan 'kadına yönelik şiddet' Muratpaşa'daki Al Yazma Anıtı önünde protesto edildi. Ancak bir süre sonra protesto konusu amacından çıkarılıp, siyasi muhalefet eylemine döndürüldü.
Kent Konseyi, CHP İl Kadın Kolları, İşçi Partisi ve Kadın Hakları Savunucularının katıldığı eylemde ilk açıklama Kent Konseyi tarafından gerçekleştirildi. Konsey adına konuşan Mükerrem Gökçe, cinsiyete dayalı ayrımcılık ve kadına yönelik şiddetle mücadele devletin politikası olmadığı için töre ve namus adına kadınların dövüldüğünü, aşağılandığını, çocuk yaşta zorla evlendirildiği ve öldürüldüğünü ifade etti.
Ardından İşçi Partisi Öncü Kadın Başkanı Sevda Sabuncu, iktidara yüklenerek, "İktidar bölücüdür. Laik- antilaik diye bölüyor. Alevi- Sünni diye bölüyor. Kadın- erkek eşit değil diye bölüyor. Bu bölücü iktidarın artık Türk milletinin üzerinde tepinme dönemi sona eriyor" şeklindeki açıklamasıyla olayı kadına yönelik şiddetten çıkartıp, mezhep ayrılıklarını dahi vurgulayan siyasi muhalefet platformu haline getirdi.
Kadına yönelik şiddet eylemine katılıp siyasi muhalefet arenasıyla karşılaşan kadınlardan bazıları ise gruptan ayrılarak tepki gösterdiler. Gruptan ayrılan şiddet karşıtları ise şu şekilde açıklamada bulundular:
" Bizler din, dil, ırk, mezhep, parti ayrımı yapmadan, adı üstünde: 'Kadına Yönelik Şiddete Karşı ULUSLARARASI MÜCADELE VE DAYANIŞMA Günü' için bir araya geldik. Daha kendi içimizde bile birlik olmadan, en ufak bir medyatik birlikteliği bile siyasi emellerimize alet edip kirletirsek, Uluslararası Mücadele ve Dayanışmayı nasıl gerçekleştirebiliriz ki?! " şeklinde serzenişte bulundular.
Yine siyasi propagandaya çevrilen platformdan ayrılan bazı kadınlar ise konuya ilişkin düşüncelerini şu şekilde ifade ettiler:
" Şurada bir gurup kadın olarak toplandık ve bu tamamen kadına yönelik şiddete karşı verdiğimiz bir tepki uğruna idi. Bu tepkiyi tüm dünya kadınları ile aynı zamanda ve aynı günde yapmak istedik. Dünya kadınları olarak Uluslararası bir mücadele ve dayanışma sergilemek amacındaydık. Oysa görüldüğü üzere, basın gücünü yanına alan kadınlar hemen o gücü siyasi emellerine alet ettiler. Kadın kendi hakkını savunmak için çıktığı bir platformda basın ve kamuoyu gücü uğruna 'Uluslararası Mücadele ve Dayanışma'yı yok sayarsa, erkek fiziken üstün olma gücünü de kadını yok sayma uğruna niye kullanmasın?! şeklinde tepki gösterdiler.
İşçi Partisi'nden sonra CHP İl Kadın Kolları basın açıklaması yaptı. Açıklamaya katılan Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal da kadınlara destek verdi. CHP İl Kadın Kolları Başkanı Sultan Yeğen, Türkiye'de kadınların, çocuk ve emekçilerin öldürüldüğünü belirterek, "Kadın cinayetleri, kadın intiharları, taciz ve tecavüz olayları artarak devam ediyor. Kadınlar hiçbir dönem yaşamadıkları kadar baskı ve şiddet altında" şeklinde açıklamada bulundu.
Banu Barlas Okumuş
Kaynak: Banu Barlas