Antalya Ak Parti Teşkilatı Partiden Bağımsız mı?
Siyasette kadının fikri ve kararlılığı ilk önce kendi eşini, çocuğunu, kardeşini ve sonra da annesini, babasını ve çevresini etkilemesi demektir. Kadın isterse muhakkak fikrini azimle savunur ve sonunda da kabul ettirir. Hatta bu nedenledir ki, her siyasi seçim çalışmasını kadın yürütür, ev gezmelerini ayarlar, esnaf gezmeleri ve tanıtımlarda öncülük eder. Vizyonda temsil eden, seçim dönemince yegâne koşturan daima kadındır. Kadın idealisttir, duygusaldır, annelik iç güdüsü ve erdemiyle sahiplenici ve koruyucudur. Erkekte 1 nefis, kadında ise 9 nefis vardır. Bu nedenle kadının yanlış yollara sapması, usulsüz işlere girmesi erkeğe oranla 9’da 1’dir…
Tüm bu nedenlerde ve SÖZDE kadın-erkek eşitliğine de dayanarak, gönül ister ki, siyasi temsil oranı kadın ve erkek için eşit olsun. Eşitlik öncelikle eşit temsilden geçer. Ancak ne yazık ki, seçenler erkek olduğu sürece, kadın siyasilerin oranının artması çok ama çok zordur. Erkeklere rağmen siyasi arenada mücadele eden kadınlar, bu zorlukları aşmak için kısa adı Ka-Der olan, ‘Kadın Adayları Destekleme Derneği’ oluşturmuşlardır. Bu derneğin öncelikli amacı elbette ki ‘Eşit Katılım Hakkı’ elde etmektir. Ancak TBMM’nin ne böyle bir niyeti ne de Kadın-Erkek haklarının eşitliğine istinaden, kadının bu hakkını vermeye niyeti vardır!
Antalya’da Ka-Der tüm inanç ve isteğiyle kadın adayları parti gözetmeksizin desteklemektedir. Bu mücadele, ‘Eşit Temsil’ hakkı elde edilene kadar da sürecektir. Ka-Der toplantılarında Ak Parti’den tek bir temsilcinin bile olmaması ilgimizi çekti ve sebeplerini araştırdık. Zira şu an mecliste bulunan Antalya Milletvekili Gökçen Enç’de vaktiyle Ka-Der eğitim ve etkinliklerine katılmıştı. Kadınların tam desteğini alıp, sonunda da Meclise girmeyi başaran Enç, iddialara göre, garip bir şekilde önce kendisi Ka-Der ile olan ilişkisini kesmiş, sonra da Antalya il teşkilatındaki tüm kadınların Ka-Der’le irtibatı yasaklamış…
Resimde Ka-Der Antalya Başkanı Uğur Karaca ve Gökçen Enç'in birlikteliği yer almakta
Yerel seçimler boyunca hem gazeteci olarak hem de kadın adayları destekleyen bir gönüllü olarak Ka-Der’in tüm çalışmalarına ve eğitimlerine katıldım. Akdeniz bölgesinden 3 ayrı Ak Partili kadın aday adayını destekledim ve danışmanlıklarını yaptım. Bu süreçte Ka-Der’in de desteğini aldık. Ancak yine o zamanlarda da Antalya’dan Ak Parti üyelerinin Ka-Der’in çağrı ve davetlerine rağmen tek bir etkinliğe bile katılmayışı dikkatimi çekmişti.
Her partiden temsilci üyelerin bulunduğu Ka-Der’i vaktiyle kullanıp, eğitim ve desteğini alarak meclise giren Gökçen Enç’in, sonrasında teşkilata yasaklamasına anlam veremedim. Bunun anlamı başka bir kadının kendisine rakip olmaması mı, yoksa, herhangi bir kişisel anlaşmazlık dolayısıyla, bu kişisel durumuna teşkilatı alet etmesi mi?! Peki bu karar ve uygulamadan genel merkez haberdar mı? Sözgelimi; yerel seçimler öncesi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Kadın aday istiyorum” derken, Antalya’dan Milletvekili olarak mecliste bulunan ve Ka-Der’in desteğini kullanarak meclise giren Enç, niçin tek bir kadın aday istemedi?! Enç’i desteklerimizle meclise yollarken, meclis kürsüsünde sesimiz olmasını beklerken, Başbakanın çağrısına ve arzusuna rağmen neden tek bir kadın adayı bile desteklemedi, savunmadı, kadın aday olması için baskı yapmadı?!
Peki Ak Parti Antalya Teşkilatı’nda, üyelere kıyafet ve yaşam tarzı konusunda yapılan baskı ve yönlendirmelerden Ak Parti Merkezi haberdar mı acaba?! Üyelerin giyimlerine yönelik yapılan baskılarda; “ Biz böyle giyinmiyoruz”, “ Biz öyle yerlere gitmiyoruz” şeklindeki “BİZ” ler, Genel Merkezden ültimatom olarak gelen “Biz” ler mi ?!
Bu sorunun cevabını ben hemen verebilirim çünkü farklı il ve ilçelerden Ak Partili kadın aday adaylarıyla çalışma yaptım. Ak Parti Genel Merkezi’nin asla ve asla böyle bir uygulaması bulunmamakta. Buna en güzel örnek de zaten Menderes Türel… Zira Recep Tayyip Erdoğan; “Menderes benim kalbim” derken, Menderes Türel’in kendine ait çizgisinden ayrılmamış olması, partinin hizmet misyonunu dört dörtlük temsil etmesi ve kendi yaşam tarzı neyse onu yansıtması en büyük sebepti. Ne kendisini ne de eşini değiştirmedi, neyse o oldu Türel. Recep Tayyip Erdoğan’ın Türel’e güveni ve saygısı da buradan kaynaklanıyor zaten.
Türel demişken şunu da belirtmeden geçemeyeceğim, yerel seçim sürecinde Ak Parti il teşkilatı ile Türel arasındaki kopukluk ve zayıf destek oldukça dikkat çekiyordu. İlginç olan, o dönem yükselen çatlak seslerin halen teşkilatta olması ve Ak Parti İl Teşkilatı üyelerinin Menderes Türel’le aralarının açık olduğu iddiasının devam etmesi.
Gördüğüm ve anladığım şundan ibaret; buradaki teşkilat, kraldan çok kralcı ve şekil şemal yapma derdine düşmüş… Başbakan seçim sonrası büyük bir öfkeyle, başarısız olan yerlerdeki sebepleri araştıracağını açıklamıştı. Sizlere net ifade edeyim, Antalya genelinde alınan oyların neredeyse tamamı Başbakan Erdoğan ve Menderes Türel’e verilmiş oylardır. Ak Parti teşkilatı Antalya’da başarılı olmuş olsa idi, ikiye ayrılmış DSP ve CHP Muratpaşa fırsatını kaçırmaz idi. Kaldı ki, 15 senedir Muratpaşa’da yaşayan bir vatandaş olarak şunu söyleyebilirim, CHP Antalya Muratpaşa’nın sadece görünen yüzüne makyaj yapmıştır. Muratpaşa’nın arka mahalleleri dökülmekte ve en ufak bir gelişim yaşamamaktadır.
Bunun yanı sıra, yerel seçim öncesi Muratpaşa’da yaşayan halka Ak Parti hiçbir şekilde ulaşmamış ve kendini anlatamamıştır. Büyükşehir yasası çıkmamış olsaydı, Antalya’da bugün Ak Parti kazanamamış olacaktı. Akaydın’ın verdiği tüm zarara ve Antalya’yı 10 yıl geriye götürmüş olmasına rağmen hem de. Görülen o ki, Ak Parti Antalya İl Teşkilatı, şekil şemal yapmaktan, halka inememekten dolayı Muratpaşa’da büyük bir başarısızlığa uğramıştır.
Menderes Türel ve Hakan Tütüncü gibi Ak Partinin ve Yerel Yönetimin markası olmuş isimlerin kendilerine ait oy potansiyeline Ak Parti İl Teşkilatı’nın hiçbir katkısı olmamıştır. Hattı zatında temayül yoklamalarındaki tutumlar ve ortaya çıkan tablo da bu söylediklerimin bire bir ispatıdır.
Yine bir vatandaş olarak belirtmem gerekirse, yerel seçim öncesi il teşkilatına ve Muratpaşa ilçe teşkilatına yaptığım başvurular ile öneriler dikkate alınmamış, “Öneriniz için teşekkür ederiz” bile denilmemiştir. Başbakan Erdoğan sesi kısılana kadar meydanlarda koşarken, en tepeden halka inerken, Antalya Ak Parti Teşkilatı halka tepeden bakmakla meşguldü.
Bu yazımı ve arkasından gelecek tüm acı gerçekleri, Ak Parti Genel Merkezine ve Recep Tayyip Erdoğan’a muhakkak ulaştıracağım. Bilin istedim ;)
Banu Barlas Okumuş
Siyasette kadının fikri ve kararlılığı ilk önce kendi eşini, çocuğunu, kardeşini ve sonra da annesini, babasını ve çevresini etkilemesi demektir. Kadın isterse muhakkak fikrini azimle savunur ve sonunda da kabul ettirir. Hatta bu nedenledir ki, her siyasi seçim çalışmasını kadın yürütür, ev gezmelerini ayarlar, esnaf gezmeleri ve tanıtımlarda öncülük eder. Vizyonda temsil eden, seçim dönemince yegâne koşturan daima kadındır. Kadın idealisttir, duygusaldır, annelik iç güdüsü ve erdemiyle sahiplenici ve koruyucudur. Erkekte 1 nefis, kadında ise 9 nefis vardır. Bu nedenle kadının yanlış yollara sapması, usulsüz işlere girmesi erkeğe oranla 9’da 1’dir…
Tüm bu nedenlerde ve SÖZDE kadın-erkek eşitliğine de dayanarak, gönül ister ki, siyasi temsil oranı kadın ve erkek için eşit olsun. Eşitlik öncelikle eşit temsilden geçer. Ancak ne yazık ki, seçenler erkek olduğu sürece, kadın siyasilerin oranının artması çok ama çok zordur. Erkeklere rağmen siyasi arenada mücadele eden kadınlar, bu zorlukları aşmak için kısa adı Ka-Der olan, ‘Kadın Adayları Destekleme Derneği’ oluşturmuşlardır. Bu derneğin öncelikli amacı elbette ki ‘Eşit Katılım Hakkı’ elde etmektir. Ancak TBMM’nin ne böyle bir niyeti ne de Kadın-Erkek haklarının eşitliğine istinaden, kadının bu hakkını vermeye niyeti vardır!
Antalya’da Ka-Der tüm inanç ve isteğiyle kadın adayları parti gözetmeksizin desteklemektedir. Bu mücadele, ‘Eşit Temsil’ hakkı elde edilene kadar da sürecektir. Ka-Der toplantılarında Ak Parti’den tek bir temsilcinin bile olmaması ilgimizi çekti ve sebeplerini araştırdık. Zira şu an mecliste bulunan Antalya Milletvekili Gökçen Enç’de vaktiyle Ka-Der eğitim ve etkinliklerine katılmıştı. Kadınların tam desteğini alıp, sonunda da Meclise girmeyi başaran Enç, iddialara göre, garip bir şekilde önce kendisi Ka-Der ile olan ilişkisini kesmiş, sonra da Antalya il teşkilatındaki tüm kadınların Ka-Der’le irtibatı yasaklamış…
Resimde Ka-Der Antalya Başkanı Uğur Karaca ve Gökçen Enç'in birlikteliği yer almakta
Yerel seçimler boyunca hem gazeteci olarak hem de kadın adayları destekleyen bir gönüllü olarak Ka-Der’in tüm çalışmalarına ve eğitimlerine katıldım. Akdeniz bölgesinden 3 ayrı Ak Partili kadın aday adayını destekledim ve danışmanlıklarını yaptım. Bu süreçte Ka-Der’in de desteğini aldık. Ancak yine o zamanlarda da Antalya’dan Ak Parti üyelerinin Ka-Der’in çağrı ve davetlerine rağmen tek bir etkinliğe bile katılmayışı dikkatimi çekmişti.
Her partiden temsilci üyelerin bulunduğu Ka-Der’i vaktiyle kullanıp, eğitim ve desteğini alarak meclise giren Gökçen Enç’in, sonrasında teşkilata yasaklamasına anlam veremedim. Bunun anlamı başka bir kadının kendisine rakip olmaması mı, yoksa, herhangi bir kişisel anlaşmazlık dolayısıyla, bu kişisel durumuna teşkilatı alet etmesi mi?! Peki bu karar ve uygulamadan genel merkez haberdar mı? Sözgelimi; yerel seçimler öncesi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Kadın aday istiyorum” derken, Antalya’dan Milletvekili olarak mecliste bulunan ve Ka-Der’in desteğini kullanarak meclise giren Enç, niçin tek bir kadın aday istemedi?! Enç’i desteklerimizle meclise yollarken, meclis kürsüsünde sesimiz olmasını beklerken, Başbakanın çağrısına ve arzusuna rağmen neden tek bir kadın adayı bile desteklemedi, savunmadı, kadın aday olması için baskı yapmadı?!
Peki Ak Parti Antalya Teşkilatı’nda, üyelere kıyafet ve yaşam tarzı konusunda yapılan baskı ve yönlendirmelerden Ak Parti Merkezi haberdar mı acaba?! Üyelerin giyimlerine yönelik yapılan baskılarda; “ Biz böyle giyinmiyoruz”, “ Biz öyle yerlere gitmiyoruz” şeklindeki “BİZ” ler, Genel Merkezden ültimatom olarak gelen “Biz” ler mi ?!
Bu sorunun cevabını ben hemen verebilirim çünkü farklı il ve ilçelerden Ak Partili kadın aday adaylarıyla çalışma yaptım. Ak Parti Genel Merkezi’nin asla ve asla böyle bir uygulaması bulunmamakta. Buna en güzel örnek de zaten Menderes Türel… Zira Recep Tayyip Erdoğan; “Menderes benim kalbim” derken, Menderes Türel’in kendine ait çizgisinden ayrılmamış olması, partinin hizmet misyonunu dört dörtlük temsil etmesi ve kendi yaşam tarzı neyse onu yansıtması en büyük sebepti. Ne kendisini ne de eşini değiştirmedi, neyse o oldu Türel. Recep Tayyip Erdoğan’ın Türel’e güveni ve saygısı da buradan kaynaklanıyor zaten.
Türel demişken şunu da belirtmeden geçemeyeceğim, yerel seçim sürecinde Ak Parti il teşkilatı ile Türel arasındaki kopukluk ve zayıf destek oldukça dikkat çekiyordu. İlginç olan, o dönem yükselen çatlak seslerin halen teşkilatta olması ve Ak Parti İl Teşkilatı üyelerinin Menderes Türel’le aralarının açık olduğu iddiasının devam etmesi.
Gördüğüm ve anladığım şundan ibaret; buradaki teşkilat, kraldan çok kralcı ve şekil şemal yapma derdine düşmüş… Başbakan seçim sonrası büyük bir öfkeyle, başarısız olan yerlerdeki sebepleri araştıracağını açıklamıştı. Sizlere net ifade edeyim, Antalya genelinde alınan oyların neredeyse tamamı Başbakan Erdoğan ve Menderes Türel’e verilmiş oylardır. Ak Parti teşkilatı Antalya’da başarılı olmuş olsa idi, ikiye ayrılmış DSP ve CHP Muratpaşa fırsatını kaçırmaz idi. Kaldı ki, 15 senedir Muratpaşa’da yaşayan bir vatandaş olarak şunu söyleyebilirim, CHP Antalya Muratpaşa’nın sadece görünen yüzüne makyaj yapmıştır. Muratpaşa’nın arka mahalleleri dökülmekte ve en ufak bir gelişim yaşamamaktadır.
Bunun yanı sıra, yerel seçim öncesi Muratpaşa’da yaşayan halka Ak Parti hiçbir şekilde ulaşmamış ve kendini anlatamamıştır. Büyükşehir yasası çıkmamış olsaydı, Antalya’da bugün Ak Parti kazanamamış olacaktı. Akaydın’ın verdiği tüm zarara ve Antalya’yı 10 yıl geriye götürmüş olmasına rağmen hem de. Görülen o ki, Ak Parti Antalya İl Teşkilatı, şekil şemal yapmaktan, halka inememekten dolayı Muratpaşa’da büyük bir başarısızlığa uğramıştır.
Menderes Türel ve Hakan Tütüncü gibi Ak Partinin ve Yerel Yönetimin markası olmuş isimlerin kendilerine ait oy potansiyeline Ak Parti İl Teşkilatı’nın hiçbir katkısı olmamıştır. Hattı zatında temayül yoklamalarındaki tutumlar ve ortaya çıkan tablo da bu söylediklerimin bire bir ispatıdır.
Yine bir vatandaş olarak belirtmem gerekirse, yerel seçim öncesi il teşkilatına ve Muratpaşa ilçe teşkilatına yaptığım başvurular ile öneriler dikkate alınmamış, “Öneriniz için teşekkür ederiz” bile denilmemiştir. Başbakan Erdoğan sesi kısılana kadar meydanlarda koşarken, en tepeden halka inerken, Antalya Ak Parti Teşkilatı halka tepeden bakmakla meşguldü.
Bu yazımı ve arkasından gelecek tüm acı gerçekleri, Ak Parti Genel Merkezine ve Recep Tayyip Erdoğan’a muhakkak ulaştıracağım. Bilin istedim ;)
Banu Barlas Okumuş
Kaynak: Banu Barlas