Hepimizin sürekli karşılaştığı ve belki pek çoğunuzun gerçek zannettiği bir algı yaratıldı; TC. Kalktı, kaldırılmak istendi…
Hep söylüyorum, ülkemizde halkın büyük çoğunluğu algı ile yönetiliyor. Ortaya atılan bir iddia özellikle sosyal medya aracılığıyla hızlı bir şekilde yayılıp, yıllarca gerçekmiş gibi algısı sürebiliyor.
Hepimizin sürekli karşılaştığı ve belki pek çoğunuzun gerçek zannettiği bir algı yaratıldı; TC. Kalktı, kaldırılmak istendi… Şimdi gelelim bu konunun gerçek yüzüne…
Bundan 17 sene önce DSP ve MHP koalisyonu Halkbankası ile Ziraat Bankası nı özelleştirme kapsamına aldı. Yine aynı dönemde Türk Telekom’un da özelleştirme kararı alındı. Özelleştirme kapsamında yer almak istemeyen memurlar, dilekçe vererek başka devlet kurumlarına geçiş haklarını kullandılar.
Özelleştirme çalışmaları ilk önce Halkbank’la ve Türk Telekom’la başladı. Her iki kurum da özelleşmeye göre yeniden dizayn edildi. Hisse senetleri satışa çıkarıldı vs. vs… Devran döndü, Ak Parti yönetimi iktidara geldi. Ancak devletin devamlılığı esası ile, önceki alınan özelleştirme karar politikaları uygulanmaya devam etti.
Halkbank ve Türk Telekom özelleştirmeye açıldıktan bir süre sonra, Ak Parti iktidarı döneminde dünya çapında büyük bir kriz yaşandı. Tam da sıra Ziraat Bankası’nın özelleştirilmesine gelmişti ki, Erdoğan devletin muhakkak bir bankası olması gerektiğini düşündü ve TC. Ziraat Bankası’nı özelleştirmekten vazgeçti.
Bu arada Türkiye Cumhuriyeti yani TC. adını taşıyan hiçbir şey satılamaz çünkü devletin malıdır. Satılmasının tek yolu ise TC.’nin kaldırılmasıdır. TC. Devleti kapitalist düzenle yönetildiği üzere, elinde diğer tüm kapitalist ülkeler gibi mal bulunduramaz. Devletin görevi halkın ihtiyacı olan hizmeti yapmak işletmek ve devretmektir. Bu bağlamda TC. Ziraat Bankası’nın özelleşmesi gerçekleşmiş olsa idi, başındaki TC. bu nedenle kalkacaktı. İşte bizim algı yönetimi yapanların çıkış noktası da Ziraat Bankası’nın önündeki TC.’nin kalkacak olmasıydı. Beklenen olmadı ama bu arada algı ile yönetenler bu algıyı gerçeğe çevirmenin yollarını aramaya devam ettiler.
TC. Ziraat bankası bir logo değişikliği yaptı. Bu logo değişikliği sırasında TC. ibaresi başak resminin üzerine yerleştirildi. Tabelalarda yapılan logo değişikliği ile tabelalar sökülmeye başlandığı an, resmini çeken bir algı yöneticisi; “ İşte TC. kalkıyor!” şeklinde sosyal medyaya servis yapınca olanlar oldu… Kimse işin gerçeğini araştırmadı, bugün anayasa maddelerini okumadığı iddia edilen halka “Koyun” diyenler, gerçekte var olmayan TC. kalktı-kalkıyor iddiasıyla yönetilmeye devam ettiler…
Bu arada yine Ak Parti döneminde Sağlık Bakanlığı’nın açtığı logo yarışması sonucu birinci gelen laleli TC. logosu tabelalarda yerini aldı. Bizim algı yöneticileri yine bu tabela değişikliği sırasında TC. kaldırılıyor algısını sürdürmeye devam etti ne yazık ki!
Şimdi aynı algı yöneticileri iş başında, TV’de yayınladıkları reklamlarda; yeni anayasa ile meclisin kapatılacağını, ülkeyi tek adamın yöneteceğini, laikliğin elden gideceğini iddia ediyorlar. “Evet”cilerin 18 maddeyi okunmadığı için destek verdiğini iddia eden “Hayır” algı yöneticileri, her zamanki gibi, Türkiye gerçeklerinden insanları uzaklaştırarak kitle oluşturmaya çalışıyorlar. Yeni Anayasa’da Cumhurbaşkanı’nın tek başına kanun yapabileceğini, meclisi fes edebileceğini iddia ediyorlar. Oysa ki fesih yetkisi karşılıklı. Cumhurbaşkanı Meclisi feshederse kendisi de fesholmuş olacak ve 2 dönemlik Cumhurbaşkanlığı hakkının biri bu şekilde gitmiş olacak. Yine meclisin de Cumhurbaşkanı ile kendisini feshetme yetkisi bulunmakta. Cumhurbaşkanının tek başına kanun çıkartma olayına gelince, böyle bir durum da söz konusu değil, Cumhurbaşkanı sadece bütçeye dair kanun sunabilecek…
Ülkemize dair vereceğiniz her kararın gerçeklere dayanması ve algı ile yönetilmemeniz dileğiyle…
Banu Barlas
Hepimizin sürekli karşılaştığı ve belki pek çoğunuzun gerçek zannettiği bir algı yaratıldı; TC. Kalktı, kaldırılmak istendi… Şimdi gelelim bu konunun gerçek yüzüne…
Bundan 17 sene önce DSP ve MHP koalisyonu Halkbankası ile Ziraat Bankası nı özelleştirme kapsamına aldı. Yine aynı dönemde Türk Telekom’un da özelleştirme kararı alındı. Özelleştirme kapsamında yer almak istemeyen memurlar, dilekçe vererek başka devlet kurumlarına geçiş haklarını kullandılar.
Özelleştirme çalışmaları ilk önce Halkbank’la ve Türk Telekom’la başladı. Her iki kurum da özelleşmeye göre yeniden dizayn edildi. Hisse senetleri satışa çıkarıldı vs. vs… Devran döndü, Ak Parti yönetimi iktidara geldi. Ancak devletin devamlılığı esası ile, önceki alınan özelleştirme karar politikaları uygulanmaya devam etti.
Halkbank ve Türk Telekom özelleştirmeye açıldıktan bir süre sonra, Ak Parti iktidarı döneminde dünya çapında büyük bir kriz yaşandı. Tam da sıra Ziraat Bankası’nın özelleştirilmesine gelmişti ki, Erdoğan devletin muhakkak bir bankası olması gerektiğini düşündü ve TC. Ziraat Bankası’nı özelleştirmekten vazgeçti.
Bu arada Türkiye Cumhuriyeti yani TC. adını taşıyan hiçbir şey satılamaz çünkü devletin malıdır. Satılmasının tek yolu ise TC.’nin kaldırılmasıdır. TC. Devleti kapitalist düzenle yönetildiği üzere, elinde diğer tüm kapitalist ülkeler gibi mal bulunduramaz. Devletin görevi halkın ihtiyacı olan hizmeti yapmak işletmek ve devretmektir. Bu bağlamda TC. Ziraat Bankası’nın özelleşmesi gerçekleşmiş olsa idi, başındaki TC. bu nedenle kalkacaktı. İşte bizim algı yönetimi yapanların çıkış noktası da Ziraat Bankası’nın önündeki TC.’nin kalkacak olmasıydı. Beklenen olmadı ama bu arada algı ile yönetenler bu algıyı gerçeğe çevirmenin yollarını aramaya devam ettiler.
TC. Ziraat bankası bir logo değişikliği yaptı. Bu logo değişikliği sırasında TC. ibaresi başak resminin üzerine yerleştirildi. Tabelalarda yapılan logo değişikliği ile tabelalar sökülmeye başlandığı an, resmini çeken bir algı yöneticisi; “ İşte TC. kalkıyor!” şeklinde sosyal medyaya servis yapınca olanlar oldu… Kimse işin gerçeğini araştırmadı, bugün anayasa maddelerini okumadığı iddia edilen halka “Koyun” diyenler, gerçekte var olmayan TC. kalktı-kalkıyor iddiasıyla yönetilmeye devam ettiler…
Bu arada yine Ak Parti döneminde Sağlık Bakanlığı’nın açtığı logo yarışması sonucu birinci gelen laleli TC. logosu tabelalarda yerini aldı. Bizim algı yöneticileri yine bu tabela değişikliği sırasında TC. kaldırılıyor algısını sürdürmeye devam etti ne yazık ki!
Şimdi aynı algı yöneticileri iş başında, TV’de yayınladıkları reklamlarda; yeni anayasa ile meclisin kapatılacağını, ülkeyi tek adamın yöneteceğini, laikliğin elden gideceğini iddia ediyorlar. “Evet”cilerin 18 maddeyi okunmadığı için destek verdiğini iddia eden “Hayır” algı yöneticileri, her zamanki gibi, Türkiye gerçeklerinden insanları uzaklaştırarak kitle oluşturmaya çalışıyorlar. Yeni Anayasa’da Cumhurbaşkanı’nın tek başına kanun yapabileceğini, meclisi fes edebileceğini iddia ediyorlar. Oysa ki fesih yetkisi karşılıklı. Cumhurbaşkanı Meclisi feshederse kendisi de fesholmuş olacak ve 2 dönemlik Cumhurbaşkanlığı hakkının biri bu şekilde gitmiş olacak. Yine meclisin de Cumhurbaşkanı ile kendisini feshetme yetkisi bulunmakta. Cumhurbaşkanının tek başına kanun çıkartma olayına gelince, böyle bir durum da söz konusu değil, Cumhurbaşkanı sadece bütçeye dair kanun sunabilecek…
Ülkemize dair vereceğiniz her kararın gerçeklere dayanması ve algı ile yönetilmemeniz dileğiyle…
Banu Barlas