İnternet çağı ile başlayan anlık ve hızlı iletişim başını alıp giderken, hızına yetişemeyenler ve kültürüne vakıf olamayanlar yüzünden zor anlar yaşanıyor ve teknoloji çekilmez bir hal de alabiliyor.
İnternet çağı ile başlayan anlık ve hızlı iletişim başını alıp giderken, hızına yetişemeyenler ve kültürüne vakıf olamayanlar yüzünden zaman zaman zor anlar yaşanıyor ve teknoloji çekilmez bir hal de alabiliyor.
Artık evlenme teklifleri sosyal medya üzerinden yapılıyor… İnsanlar sorunlarını sosyal medyada paylaşıyor, sorunlu olduğu kişileri yine bu platform üzerinden tehdit edip ayar çekiyor. Gövde gösterileri ve gösteriş de sosyal medya trendi iken, bayramlaşmalar da buradan yapılıyor. İnternetten abdest alınsa, sanal namaz bile kılacak teknolojiye sahibiz artık…
Kız isterken, oğlan evi kendini anlatırken; “Sosyal medyası yok” bir övünç ve kötü olmayan alışkanlık olarak zikredilecek neredeyse. Yine başlayan ilişkilerde ilk müdahale sosyal medyaya yapılırken, ilk hüküm şifre almak ile sürülüyor.
Hemen her evde en az bir sosyal medya kullanıcısı bulunurken, sosyal medya kültürüne vakıf olamayanlar anlamadıkları veya yanlış anladıkları noktalarda ciddi sorun çıkartabiliyor.
Örneğin 60 yaşında bir teyze “Kocamı beğenmişsin, kalp yollamışsın!” diyebiliyor : ) Beğeni yapmayı eşini beğenmek, “instagram”daki beğeni olan kalp simgesini de aşk ibaresi sanıyor : )
Yine istek kabul etmeyi bir arkadaşlığın başlangıcı veya isteklisi zannedenler de mevcut… Kısacası sosyal medya hayatımızın merkezine oturdu ancak kültürüne henüz tam olarak vakıf olunamadı. Güncel yaşantımızdaki kültürü sosyal medyaya entegre etmek yerine, oluşturulmuş sanal kültürü yaşantımızın içine entegre etmek de bizi toplumsal çöküşe sürüklüyor.
Sosyal medyanın yarattığı en büyük dezavantaj şüphesiz ki dilimize verdiği zarar. Karakter sınırlamasına karşı kısaltmaların icadı, noktalama işaretlerinin neredeyse tamamen kullanım dışı bırakılması; dilimize yönelik kültür erozyonuna sebep oluyor. Sosyal medyanın kullanımı kadar, güzel konuşabilmek ve yazabilmek için okuduğumuz kitap ve dergilerin de artık okunmuyor olması, dil ve üslup tahribatı tehlikesini de karşımıza çıkartmış bulunmakta…
SOSYAL MEDYADA NE NE DEMEK?
• Sosyal medya arkadaşlık isteğinizin kabul edilmesi demek mutlak bir arkadaşlık olacak demek değil. Sosyal medya paylaşımlarına dair katılımcı olmak, takip etmek, yorum yapabilmek demek.
• İsteğinizin kabul edilmesi ve sosyal medya arkadaşı olmanız karşınızdakini istediğiniz gibi arayabileceğiniz anlamına gelmez. İnsanların ailevi ve sosyal durumunu bilmeden, sormadan, onay almadan kafanıza göre arayamazsınız.
• Her çevrimiçi(online) görünen mesaj kısmına giriyor veya sohbet etmek istiyor anlamına gelmez. İnsanların pek çoğu mesajdan ziyade ana sayfada paylaşım yapmakta ve paylaşımları gözlemlemektedir. Çevrimiçi görünen insanlara mesaj yazıp, cevap vermediler diye sitem etmek, zorla cevap vermeye itmektir. Oysa ki mesajlaşma gönül esasına dayanır. Gerekli gereksiz yazanlar yüzünden Messenger uygulamasını kaldıran pek çok insan var.
• Sosyal medya herkesin yaşam şekline göre hizmet verir. Kimileri iş için kullanırken kimileri arkadaş edinmeyi hedefler, kimileri de fikir teatisinde bulunmak ve düşüncesini yaymak ister… Kullanım amacına dair fikir sahibi olmadığımız kişileri kendimiz gibi düşünüp davranmamalı, iletişime geçmeden önce sosyal medyasını inceleyerek fikir sahibi olmalıyız.
• Sizin boş vaktiniz olabilir ancak; karşınızdakinin boş vakti olmayabilir. Bu nedenle iletişime geçtiklerinize öncelikle müsaitlik durumunu sorup, müsaitlik onayını aldıktan sonra mesaj yollamaya devam etmelisiniz.
• Karşınızdaki evli mi, bekar mı, sevgilisi var mı, ailesi yanlış anlar mı diye düşünmeden kafanıza göre arama yapmamalı ve yazmamalısınız.
• “Nabıyon, napıyon” gibi Türkçe’yi hepten katleden yazım tarzı aynı zamanda laubali bir yaklaşımdır. Laubalilik güncel yaşamımızda hoş karşılanmadığı gibi, sosyal medyada da hoş karşılanamaz.
• “Slm, mrb, nbr” gibi sözde kısaltmalara karşılık insanın; “Harfler parayla mı satılıyor?” diyesi geliyor hep. Karşınızdakinin kısalttığınız harf kadar değeri yoksa yazmayın… Harfler parayla satılıyormuş gibi kelimeleri kısaltmayın. Güncel hayatınızda karşılaştığınız kişilere nasıl hitap ediyorsanız aynı şekilde sosyal medyada da selamlaşma, hal hatır sorma nezaketini gösterin.
• Yine sosyal medyadan merhabalaşıp tanışmış olduğunuz kişileri tanımak istediğinizde “Tanışalım mı?” değil, “Sizi tanıyabilir miyim?” deyin. Zira tanışmış olduğunuz bir kişiye tanışalım mı denmez ;)
• “Yaş kaç?” sorusu “Denk miyiz?” anlamı taşıyor.
• “Yalnız mı yaşıyorsun?” sorusu karışanın görüşenin var mı demek oluyor.
• Karşısındakinin huyunu suyunu bilmeden, tanımak istemeden, karakteriyle ilgilenmeden “Görüşelim mi” demek de, “Karakterin, yaşantın, insanlığa kazandırdıkların, yapıtların önemli değil; öğrenmek de ilgimi çekmiyor; görünüşün veya nefes alman görüşmemiz için yeterli” demek oluyor :)
Gerçek hayatta artık kimse birbirini umursamazken, komşu kapı çalmıyor ama insanlar sosyal medyadan tanıdıklarına sabah akşam “Günaydın”, “İyi akşamlar” tekmili veriyor. İnsanlar yüz yüze görüşmüyor, yüz yüze görüşenler dahi ellerinde telefon, sanaldaki insanlarla muhabbet etmeyi tercih ediyor.
Çünkü sanal alemde kim ne isterse o olabiliyor… Gerçekte ne ve nasıl biri olduğunu bilen insanlar; olmayı isteyip olamadıkları kimliklere bürünüp kendilerini de yutturabildikleri ile tatmin ediyor.
BANU BARLAS