Hayatta 'İMKANSIZ' diye bir şey yoktur... Siz yeterince inanırsanız ve Allah isterse 'Ol' der ve olur...
Bir filmde hastalıkla-kanserle mücadeleyi izledim. Her günün yeniden doğuşunu,her anın da belki son olabileceğini... Acıların arkada bırakılmak istendiğini,gelecek kaygısı taşımak yerine, ölümü bildiği halde hiç ölmeyecek gibi yaşayanlar gibi yaşamanın çok istendiğini. Sabah uyandığında kolundaki serumu,iğneleri, çektiği ve çekeceği acıları ve tedaviyi değil de, içeceği kahveyi düşünmenin ne büyük nimet olduğunu... Ve sonra hatırladım, çektiğim acıları, delik deşik olan kollarımı, patlayan damarlarımı ve kireçlendiği için hiç kıvrılmayan bacaklarımı... "Ne çabuk unutmuşum" dedim kendi kendime. Geçirdiğim kazadan sonra felç olduğumu, her gün bir sonraki gün ayağa kalkacağım umuduna tutunduğumu, her yeri kırık çenemi ve bu yüzden ağzımın dikildiğini ve aylarca yemek bile yiyemediğimi...
Düşünüyorum da, 9 ayrı yeri kırık, lifleri ve tendon bağları kopuk geçirdiğim ayları, sonrasında geçirdiğim sancılı tedavi sürecini, hele ki fizik tedavi de çektiğim acıları...İşte geçti ve hiç bir şey olmamış gibi yaşıyorum şimdi. Ben söylemediğim sürece kimse bilmez sakatlığımı, koşamadığımı ve esneyemediğimi... Kopan sinirlerimin üzerine çene sinrilerimin ameliyatta kesildiğini, bir daha "asla hissetmeyeceğim"in söylendiğini ancak bunu da takmayarak % 60 ın üzerinde hissedebildiğimi... Bir daha ayağa kalkamayacağımı aileme ve arkadaşlarıma söylediklerinde, bir yıl sonra ayakta tedaviye gittiğimi ve doktorlarımın bile buna inanamadığını... Ben söylemediğim sürece kimse bilmez ve anlamaz ne çektiğimi ve yine olsa yine başarabileceğime olan inancımı, umudumu gücümü ve bu gücü veren Allah'a şükrümü...
Şimdi bunları anlatırken çektiğim acılar aklıma geliyor ve gözlerimden o zamanlar ki acı çeken Banu için yaşlar süzülüyor... Ama sanırım Allah sabrını veriyor ve o zamanlar göz yaşı yerine azimle yaşıyor insan. Sanırım bir insanın en büyük zaafı kendine acıması ve kendini bu acıya kaptırması. Acı yokmuş gibi davranmak acıyı yenmenin yolu aslında. "Mümkün mü?" demeyin çünkü ben yaptım, başardım... Her yerden gelen acı sinyalleri yokmuş gibi davrandım. Aynı şeyi hepimiz duygularımız için de yapmıyor muyuz, yapmadık mı? Bizi üzen, kıran duygularımızı yok sayıp ayakta kalmadık mı? Ve işte ben artık, ne yaşarsam yaşayayım, karşıma hangi zorluk çıkarsa çıksın, aşabiliyorum... Acılar yokmuş gibi davranabiliyorum... Yatağa bağlı değilsem, kolumda serum yoksa ve çenem dişlerimin arasından geçen çelik tellerle bağlanıp kapatılmamışsa, ben artık sadece o gün kahveyi nerede ve nasıl içeceğimi düşünüyorum...
Hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünyaya tutunurken, burun buruna geldiğim ölümün varlığını da hiç ama hiç unutmuyorum. Her an ölecekmiş gibi öbür dünyayı düşünmek için çabalasam da, çoğu zaman her insan gibi gaflete düşüyorum. Ama her ne olursa olsun, aldığım her nefes için, ayakta olduğum her gün için Allah'a defalarca şükrediyorum. Bitmek bilmeyen ameliyatlarım ve süren sağlık sorunlarım yüzünden girdiğim her ameliyat, tepemde yanan ameliyat lambası ve narkozun verildiği anda elimin üstündeki iğne her ne kadar sinirlerimi bozsa da, ben o ameliyata yürüyerek gidebildiğime şükrediyorum. Ve hayat... sana yine de meydan okuyorum... Üzerime iki kez direk devrildi ve ben hala yaşıyorum. 3,5 saatte araçtan çıkarıldım ve sıfır tansiyonla gittiğim hastanede ölümden şok cihazıyla geri döndüm, günlerce komada, aylarca yatağa bağlı kaldım ama ölmedim.
İşte şimdi tüm bunlardan sonra, küçücük şeyleri takanlara şaşıyorum... Küçük bir sorunda dünyanın sonu gelmiş gibi davrananlara, küçük bir hastalığa teslim olanlara... Hayat acıları yenebildiğiniz ölçüde hakimiyetinizdedir ve bağlı olduğunuz kadar sizindir. Hayattaki en büyük güç, bazılarına ve bazı zorluklara rağmen ayakta kalabilmenizdir. Birilerine ve onların olumsuzluklarına rağmen kendinize güvenmenizdir. Profesör bile olsa, kimsenin "İMKANSIZ" dediğine aldırış etmemenizdir en büyük güç. Ve bir kez yenerseniz, hep yenersiniz... Çünkü önemli olan sizsiniz ve sizin kendinize olan inancınız.
'İMKANSIZ' diye bir şey yoktur, varsa bunu yapan tek şey sizin beyninizdir...
Hayattaki her şeye rağmen Allah'a sığındığınızda ve "Neden ben?!" demediğinizde şunu çok iyi biliyorsunuzdur ki; Allah "Ol" derse her şey olur... Bundan ötesi de yoktur...
Banu Barlas Okumuş
Düşünüyorum da, 9 ayrı yeri kırık, lifleri ve tendon bağları kopuk geçirdiğim ayları, sonrasında geçirdiğim sancılı tedavi sürecini, hele ki fizik tedavi de çektiğim acıları...İşte geçti ve hiç bir şey olmamış gibi yaşıyorum şimdi. Ben söylemediğim sürece kimse bilmez sakatlığımı, koşamadığımı ve esneyemediğimi... Kopan sinirlerimin üzerine çene sinrilerimin ameliyatta kesildiğini, bir daha "asla hissetmeyeceğim"in söylendiğini ancak bunu da takmayarak % 60 ın üzerinde hissedebildiğimi... Bir daha ayağa kalkamayacağımı aileme ve arkadaşlarıma söylediklerinde, bir yıl sonra ayakta tedaviye gittiğimi ve doktorlarımın bile buna inanamadığını... Ben söylemediğim sürece kimse bilmez ve anlamaz ne çektiğimi ve yine olsa yine başarabileceğime olan inancımı, umudumu gücümü ve bu gücü veren Allah'a şükrümü...
Şimdi bunları anlatırken çektiğim acılar aklıma geliyor ve gözlerimden o zamanlar ki acı çeken Banu için yaşlar süzülüyor... Ama sanırım Allah sabrını veriyor ve o zamanlar göz yaşı yerine azimle yaşıyor insan. Sanırım bir insanın en büyük zaafı kendine acıması ve kendini bu acıya kaptırması. Acı yokmuş gibi davranmak acıyı yenmenin yolu aslında. "Mümkün mü?" demeyin çünkü ben yaptım, başardım... Her yerden gelen acı sinyalleri yokmuş gibi davrandım. Aynı şeyi hepimiz duygularımız için de yapmıyor muyuz, yapmadık mı? Bizi üzen, kıran duygularımızı yok sayıp ayakta kalmadık mı? Ve işte ben artık, ne yaşarsam yaşayayım, karşıma hangi zorluk çıkarsa çıksın, aşabiliyorum... Acılar yokmuş gibi davranabiliyorum... Yatağa bağlı değilsem, kolumda serum yoksa ve çenem dişlerimin arasından geçen çelik tellerle bağlanıp kapatılmamışsa, ben artık sadece o gün kahveyi nerede ve nasıl içeceğimi düşünüyorum...
Hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünyaya tutunurken, burun buruna geldiğim ölümün varlığını da hiç ama hiç unutmuyorum. Her an ölecekmiş gibi öbür dünyayı düşünmek için çabalasam da, çoğu zaman her insan gibi gaflete düşüyorum. Ama her ne olursa olsun, aldığım her nefes için, ayakta olduğum her gün için Allah'a defalarca şükrediyorum. Bitmek bilmeyen ameliyatlarım ve süren sağlık sorunlarım yüzünden girdiğim her ameliyat, tepemde yanan ameliyat lambası ve narkozun verildiği anda elimin üstündeki iğne her ne kadar sinirlerimi bozsa da, ben o ameliyata yürüyerek gidebildiğime şükrediyorum. Ve hayat... sana yine de meydan okuyorum... Üzerime iki kez direk devrildi ve ben hala yaşıyorum. 3,5 saatte araçtan çıkarıldım ve sıfır tansiyonla gittiğim hastanede ölümden şok cihazıyla geri döndüm, günlerce komada, aylarca yatağa bağlı kaldım ama ölmedim.
İşte şimdi tüm bunlardan sonra, küçücük şeyleri takanlara şaşıyorum... Küçük bir sorunda dünyanın sonu gelmiş gibi davrananlara, küçük bir hastalığa teslim olanlara... Hayat acıları yenebildiğiniz ölçüde hakimiyetinizdedir ve bağlı olduğunuz kadar sizindir. Hayattaki en büyük güç, bazılarına ve bazı zorluklara rağmen ayakta kalabilmenizdir. Birilerine ve onların olumsuzluklarına rağmen kendinize güvenmenizdir. Profesör bile olsa, kimsenin "İMKANSIZ" dediğine aldırış etmemenizdir en büyük güç. Ve bir kez yenerseniz, hep yenersiniz... Çünkü önemli olan sizsiniz ve sizin kendinize olan inancınız.
'İMKANSIZ' diye bir şey yoktur, varsa bunu yapan tek şey sizin beyninizdir...
Hayattaki her şeye rağmen Allah'a sığındığınızda ve "Neden ben?!" demediğinizde şunu çok iyi biliyorsunuzdur ki; Allah "Ol" derse her şey olur... Bundan ötesi de yoktur...
Banu Barlas Okumuş