Yerleşkede yaşayan yüzlerce kedi-köpek açken, besleyen gönüllülere 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanununa rağmen engel olunmasının nedeni ise rektörlük tarafından kamuoyuna halen açıklanmadı.
Üniversitelerin özerk olması, kamusal alana sahip olduğu gerçeğinden ayrı tutulamaz. Özerklik bir topluluğun, bir kuruluşun ayrı bir yasaya bağlı olarak kendini yönetme hakkı olsa da, kamusal alandaki hayvanların tamamı 5199 nolu kanuna tabidir ve buna göre işlem yapılır. Kamusal alandaki hayvanları beslemeye engel olunamaz, kamusal alana ilişkin kişiye özel yasak veya yasa koyulamaz.
6199 sayılı kanun, kamusal alanda hayvanların beslenmesinin engellenmesini, aç ve susuz bırakılmasını yasaklar.
5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu sahipsiz hayvanları şöyle tanımlar: “Barınacak yeri olmayan veya sahibinin ya da koruyucusunun ev ve arazisinin sınırları dışında bulunan ve herhangi bir sahip veya koruyucunun kontrolü ya da doğrudan denetimi altında bulunmayan evcil hayvanlar”. Bu tanıma göre sokaklarımızda yaşayan hayvanlar, sahipsiz hayvan statüsünde olmalarına rağmen hakları, yine aynı kanunla koruma altındadır. Kimse onlara zarar veremez, beslenmelerine engel olamaz ya da yaşam alanlarından koparmaya çalışamaz.
5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun ilkeleri olan 4. Maddesinin d şıkkına göre:
d) Hiçbir maddî kazanç ve menfaat amacı gütmeksizin, sadece insanî ve vicdanî sorumluluklarla, sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanlara bakan veya bakmak isteyen ve bu Kanunda öngörülen koşulları taşıyan gerçek ve tüzel kişilerin teşviki ve bu kapsamda eşgüdüm sağlanması esastır.
Tüm bu kanunlara göre rektörlük hayvanların beslenmesine engel olarak kanuna aykırı davrandığı gibi, aç ve susuz bırakarak ölümlerine de sebep olmuştur.
Akdeniz Üniversitesi’nde Dehşet Verici Hayvan Ölümleri Yaşanmaya Devam Ediyor!
Gün geçmiyor ki Akdeniz Üniversitesi’nden yeni ölüm haber ve görüntüleri gelmesin. Akdeniz Üniversitesi rektör danışmanlarına ulaşarak çözüm arayışına girdik. Gazeteci olarak rektörün özel kalemini arayarak konuya dair randevu istedik. Antalya’nın siyasilerine, vekillerine de konuyu ilettik. Gördük ki üniversite tam bir kapalı kutu. Astığım astık, kestiğim kestik; “Ben ne istersem onu yaparım” yaklaşımı hakim. Hal böyle olunca elimize geçen yeni görüntüleri de üzülerek kamuoyuna sunmak zorunda kalıyoruz. Gönül isterdi ki hayvanlar mağdur olmasın, aç bırakılmasın, ölmesin, uzlaşılsın…
Aşağıda yayınlayacağım resimler üniversiteye beslemeye giden Rus bir kadın tarafından yollanmış olmakla birlikte, kediyi köpeklerin ağzından alarak acilen veterinere götürülüp kurtarmaya çalışılmıştır. Edindiğimiz bilgilere göre kedi yaşam mücadelesi vermektedir.
Köpeklerin küpelerinin sökülmeye ve kaybolmaya devam ettiğini iddia eden
hayvanseverler, beslemenin de yapılmadığını ileri sürdüler.
Kediler açlıktan ölürken, köpekler de açlıktan kedileri yemeye devam ediyor!
Bu görüntülere can dayanmaz!
Rektör Özlenen Özkan’dan Eski Rektör Mustafa Ünal Taktiği
Hayvanların ölümüne rağmen kamuoyuna herhangi bir açıklama gereği duymayan Özkan, yerleşkesinde yaşanan katliamı arka planda bırakmak için önceki rektör Mustafa Ünal taktiği kullandı.
Hayvanları beslemesine engel olma sebebini, hayvan ölümlerini ve dernek başkanına özel yasağı açıklamayan rektör Özkan, marketten anlık aldırdığı mini boy TEMSİLİ mama ile hayvanları besliyor ve kolluyor imajı yaratmaya çalıştı. Hayvanseverlerin bu temsili görüntüye itibar etmemesiyle bu kez de adı yüz nakli ile anılan eşi Ömer Özkan'la basında SUNİ gündem yaratmaya çalıştı. "İlklerin Doktorları" olarak gündem oluşturmaya çalışsa da hayvanseverler üniversitede yaşanan hayvan ölümlerinin hesabını sormaya devam etti.
Bu arada yiğidi öldür, hakkını yeme demişler; eski rektör Mustafa Ünal aleyhinde bir yayın yapıldığında hemen medyaya sarılsa da, hayvanları sever ve sahip çıkardı.
Hayvanlar Canlarıyla Mücadele Ederken, Rektör 'İlk' leri Yarıştırıyor!
Doğru... Akdeniz Üniversitesi Rektörü ve hayvanların katliamından sorumlu olan herkes İLKLERE koşuyor!!!
“İlklerin Doktorları” reklam kampanyası sırasında hepimizin aklına yaşanan ‘O’ ilkler de gelmedi değil. Mesela aynı anda iki kol bir bacak naklini kaldıramadığı için ölen Atilla Kavdır geldi akıllara. Bu tür çoklu uzun nakillerde onayı alınması gereken diğer bölümlerin onayı var mıydı diye sormuştu kamuoyu o zaman da mesela…Zira mantıken zaten aynı anda iki kol ve bir bacağı beynin, kalbin, alışık olmayan vücut sisteminin kabul etmeme ihtimalinin yüksekliği aşikar değil mi?
Yine “İlkler” olarak anılan Ömer Özkan tarafından yapılan yüz naklinin de parça pinçik olduğu tüm kamuoyu tarafından gözlenirken, Türkiye’nin en önemli Plastik Cerrahlarının da aynı kanıda olması aslında talihsizliği ortaya koyar nitelikteydi.
İkilinin hatırlamadığı, hafızalarında zerre yer almayan başka pek çok skandal ameliyatlara ise şu anda bu süreçte yer vermeyeceğim.
Yaşananlar önceki rektör Mustafa Ünal taktiği ile gündem değiştirmekten öte olmamakla birlikte, hayvan severlerin gündemini zerre etkilememektedir. Bugüne dek hangi hayvanseverin, hangi hayvanları koruma derneğinin hayvan haklarından yana geri adım attığı görülmüştür? Rektör Özkan suni gündem yaratmayı bırakıp hayvanlara ilişkin somut ve çözümcü yaklaşmadığı sürece yaşanan katliam unutulmayacak, unutturulmayacak ve her daim takipçisi de olunacaktır.
Ayyıldız Hayvanları Koruma Derneği Basın Danışmanı ve Sözcüsü
Banu Barlas
ÖZEL HABER
Kaynak: Banu Barlas