Havaların soğuması ve çevre sıcaklığının düşmesi, bakterilerin ve virüslerin üremesini yavaşlatarak ömrünü kısaltır. Bu nedenle kış aylarında virüslerin hastalık oluşturması daha da zorlaşır.
Prof. Dr. Recep Akdur yaptığı açıklamada, havaların soğumasıyla soğuk algınlığı, farenjit, larenjit, nezle, grip, sinüzit ve orta kulak iltihabı gibi sağlık sorunlarının artmaya başladığını söyledi.
Yalnız nezle ve gribin değil, hemen hemen bütün hastalıkların üşütmeye bağlandığına işaret eden Akdur, şöyle konuştu: "Oysa ki böyle bir şey yok, insanın organları üşümez. Üşümek, insanın cildiyle çevre sıcaklığın düştüğünü algılamasından ibaret. İnsan bedeninde sıcaklık kontrol düzenekleri var. Bu nedenle de donma durumu hariç insan bedeninin sıcaklığı hiçbir zaman 36,5 derecenin altına düşmez. Kısacası hava sıcaklığı eksi kaç derece olursa olsun mide, böbrek ve akciğer gibi organlarımız üşümez. İnsanlar hastalıklarının üşütmeye bağlı olduğunu sandığı için kırk kat giyiniyor ama yine de nezle ve grip oluyor."
Akdur, insanların virüs almadıkları sürece kesinlikle nezle ve gribe yakalanmayacaklarını belirtti.
"Nezle ve gribin kış aylarında artmasının nedeni, soğuk havada insanların üşütmesi değil, vakitlerini kalabalık yerlerde geçirerek bol bol virüs alışverişinde bulunmalarıdır" diyen Akdur, şunları kaydetti: "Soğuk aylarda her yaştan insan zamanının büyük kısmını okul, kafe, otobüs ve minibüs gibi kapalı mekanlarda geçiriyor. Daha da kötüsü 'soğuk gelmesin' diye kapı ve pencereler sıkı sıkıya kapatılıyor. Havadaki bakteri ve virüslerin yoğunluğu en üst düzeye çıkıyor. Bu gibi yerler tanıdık, tanımadık insanların birbirine çok yakın olduğu ve birbiriyle en yoğun virüs alışverişinde bulunduğu yerlerdir. Havaların soğuması ve çevre sıcaklığının düşmesi, bakterilerin ve virüslerin üremesini yavaşlatarak ömrünü kısaltır. Bu nedenle kış aylarında virüslerin hastalık oluşturması daha da zorlaşır."
Kesin çözüm, nezle ve gripken kalabalık yerlere gitmemek
Akdur, öksüren, hapşıran ve ateşi olan insanların kesinlikle okula, işe, kalabalık yerlere gitmemeleri, otobüs ve metroya binmemeleri gerektiğini dile getirdi.
Öksürürken ve hapşırırken etrafa virüs saçılmasının önlenmesi gerektiğine dikkati çeken Akdur, şu önerilerde bulundu: "Nezle ve grip geçirirken sokağa çıkmak zorunda kalanlar, mutlaka tıbbi maskeyle dolaşmalıdır. Hiç olmazsa ağız ve burun ya mendille ya da kolla kapatılmalıdır. Hasta olanlar iyileşinceye kadar sevdiği insanlarla öpüşmekten kaçınmalıdır. Soğuktan korkulmamalı, kalabalık yerler ve evler bol bol havalandırılmalıdır. Nezle ve grip açısından alışveriş merkezleri, okullar ve iş yerlerindeki kapı kolları, asansör düğmeleri, merdiven korkulukları, bankamatik düğmeleri insanlar arası virüs alışverişinde çok önemli rol oynuyor. Bu nedenle hasta olanların buraları kirletmemeye dikkat etmesi, buralara dokunanların ellerini ağız ve burunlarına götürmemesi, el temizliğine dikkat etmeleri çok önemlidir."
Prof. Dr. Recep Akdur yaptığı açıklamada, havaların soğumasıyla soğuk algınlığı, farenjit, larenjit, nezle, grip, sinüzit ve orta kulak iltihabı gibi sağlık sorunlarının artmaya başladığını söyledi.
Yalnız nezle ve gribin değil, hemen hemen bütün hastalıkların üşütmeye bağlandığına işaret eden Akdur, şöyle konuştu: "Oysa ki böyle bir şey yok, insanın organları üşümez. Üşümek, insanın cildiyle çevre sıcaklığın düştüğünü algılamasından ibaret. İnsan bedeninde sıcaklık kontrol düzenekleri var. Bu nedenle de donma durumu hariç insan bedeninin sıcaklığı hiçbir zaman 36,5 derecenin altına düşmez. Kısacası hava sıcaklığı eksi kaç derece olursa olsun mide, böbrek ve akciğer gibi organlarımız üşümez. İnsanlar hastalıklarının üşütmeye bağlı olduğunu sandığı için kırk kat giyiniyor ama yine de nezle ve grip oluyor."
Akdur, insanların virüs almadıkları sürece kesinlikle nezle ve gribe yakalanmayacaklarını belirtti.
"Nezle ve gribin kış aylarında artmasının nedeni, soğuk havada insanların üşütmesi değil, vakitlerini kalabalık yerlerde geçirerek bol bol virüs alışverişinde bulunmalarıdır" diyen Akdur, şunları kaydetti: "Soğuk aylarda her yaştan insan zamanının büyük kısmını okul, kafe, otobüs ve minibüs gibi kapalı mekanlarda geçiriyor. Daha da kötüsü 'soğuk gelmesin' diye kapı ve pencereler sıkı sıkıya kapatılıyor. Havadaki bakteri ve virüslerin yoğunluğu en üst düzeye çıkıyor. Bu gibi yerler tanıdık, tanımadık insanların birbirine çok yakın olduğu ve birbiriyle en yoğun virüs alışverişinde bulunduğu yerlerdir. Havaların soğuması ve çevre sıcaklığının düşmesi, bakterilerin ve virüslerin üremesini yavaşlatarak ömrünü kısaltır. Bu nedenle kış aylarında virüslerin hastalık oluşturması daha da zorlaşır."
Kesin çözüm, nezle ve gripken kalabalık yerlere gitmemek
Akdur, öksüren, hapşıran ve ateşi olan insanların kesinlikle okula, işe, kalabalık yerlere gitmemeleri, otobüs ve metroya binmemeleri gerektiğini dile getirdi.
Öksürürken ve hapşırırken etrafa virüs saçılmasının önlenmesi gerektiğine dikkati çeken Akdur, şu önerilerde bulundu: "Nezle ve grip geçirirken sokağa çıkmak zorunda kalanlar, mutlaka tıbbi maskeyle dolaşmalıdır. Hiç olmazsa ağız ve burun ya mendille ya da kolla kapatılmalıdır. Hasta olanlar iyileşinceye kadar sevdiği insanlarla öpüşmekten kaçınmalıdır. Soğuktan korkulmamalı, kalabalık yerler ve evler bol bol havalandırılmalıdır. Nezle ve grip açısından alışveriş merkezleri, okullar ve iş yerlerindeki kapı kolları, asansör düğmeleri, merdiven korkulukları, bankamatik düğmeleri insanlar arası virüs alışverişinde çok önemli rol oynuyor. Bu nedenle hasta olanların buraları kirletmemeye dikkat etmesi, buralara dokunanların ellerini ağız ve burunlarına götürmemesi, el temizliğine dikkat etmeleri çok önemlidir."