Prof. Dr. Ali Aydın Yavuz, Akciğer Kanserinin ışınla tedavisi = radyoterapi’deki son gelişmeleri anlattı:
Akciğer Kanseri günümüzün en sık görülen ve en tehlikeli kanserlerinin başında gelmekte. Antalya’daki OnkoTalya Kanser Kliniği uzmanlarından, Radyasyon Onkoloğu ve Akciğer Kanseri uzmanı Prof. Dr. Ali Aydın Yavuz radyoterapi teknolojisindeki ve bilimsel çalışmalardaki son gelişmeler ışığında Akciğer Kanserinin radyoterapisinde ideal tedavi kararı ve son durum hakkında bilgiler verdi.
Erken Evre Hastalığı Olan Hastalarda Tedavi Yaklaşımı
Erken evre KHDAK için mevcut tedavi standardının cerrahi rezeksiyon olduğunu belirten Prof. Dr. Yavuz şunları söyledi: “Bununla birlikte, birçok hastada, yıllarca sigara içmeye bağlı anestezi ile ilişkili riskler veya ameliyat sonrası yan etki ihtimali nedeniyle cerrahi için uygun olmamakta. Bu hastalar “gri bölge”dedir. İşte bu hastalar için ideal tedavi “Stereotaktik Vücut Radyoterapisi/Radyocerrahisi”dir.
İleri evreli, ancak vücuda sıçramamış (Evre III) Kanser Akciğer Kanseri Tedavisi
“Bu evredeki Akciğer kanseri hastalarında bağışıklık tedavisi (immünoterapi) ile radyaoterapinin beraber kullanılmasına büyük bir ilgi var. 2018 Eylül ayındaki Akciğer Kanseri 19'uncu Dünya Konferansında PACIFIC isimli çok hasta sayılı, kontrol gruplu bir klinik çalışmada bu tedavi birlikteliği ile sağkalım avantajı sağlandığına dair çok ilgi çeken sonuçlar sunuldu. Ancak, özellikle 70 yaş üstündeki yaşlı hastalarda immunoterapi + radyoterapi uygulanmalı mı ?, immunoterapi ile beraber verilecek radyasyonun dozu ne olmalı ? soruları halen cevap bekliyor”.
Proton Tedavisi Akciğer Kanserlerinde de bir umut mu ?
Dünyanın en gelişmiş radyoterapi yöntemi kabul edilen Proton tedavisinde sadece tümör bölgesine mükemmel olarak odaklanabilen ve civardaki normal dokulara hemen hiç radyasyon bırakan proton radyasyonu demetleri ile kanser tedavilerinde bir çığır açılmış durumda olduğunu belirten Prof. Dr. Yavuz, bu tedavinin Akciğer kanserlerinde kullanılması hakkında şunları söyledi: “Proton tedavisi halen bir çok kanserde başarı ile uygulanmaktadır. Akciğer kanserlerinde de çok hasta sayılı, çok hastanenin katıldığı, kontrol gruplu NRG 1308 isimli bir klinik araştırmada ameliyat edilemeyen ancak vücuda sıçramamış; evre II ve III Akciğer kanserli hastalarda proton tedavisinin yan etkilere ve hastaların yaşam sürelerini uzatmaya katkıları araştırılıyor. Proton ile kalp dozunun bariz azaltılması nedeniyle sağkalıma ek bir katkı beklenmekte. Bu ve benzeri çalışmaların nihai sonuçları beklenmeli. Bu sonuçlara göre proton tedavisinin şu an standart olarak yaygın kullanılmakta olan foton tedavisine akciğer kanserinde de üstün olup olmadığını kesin olarak yorumlamak mümkün olacak”.
İleri Evreli Hastalarda Rahatlatıcı (Palyatif) Amaçlı Stereotaktik Vücut Radyoterapisi
“Amerikan Radyasyon Onkoloji konsensüs rehberi isimli dökümana göre 2.8-3 Gy'lik radyasyon dozları ile toplamda 30-42 Gy'lik dozda (10-15 iş günü) uygulanan Stereotaktik Vücut Radyoterapisi (SVRT) de Proton tedavisine yakın bir normal doku koruma avantajına sahip. Şikayetleri çok fazla olan hastalarda veya kemik metastazlı hastalarda 5 gün gibi daha kısa süreli tedaviler de sözkonusu.
Vücuda sıçrama yapmış (Evre IV) kanseri olan hastalarda SVRT ile hastalığın ilerlemesinin durdurulması ve şikayetlerin giderilmesi amaçlanmakta. Bu hastalarda NRGL LU002 isimli çok hastalı, çok hastanenin katıldığı, kontrollü bir çalışma devam etmekte olup önce kemoterapi veya immünoterapi alan metastazlı akciğer kanserli hastalarda hem akciğerdeki ana tümöre hem de metastaz yaptığı yerlere SVRT uygulanmasının avantajları araştırılmakta”.
Bağışıklık güçlendirici İmmünoterapi ve Erken Evre Akciğer Kanseri
Stereotaktik Vücut Radyoterapisi sonrasında immünoterapinin, ameliyat olamayan erken evreli hastalar için daha iyi olup olmadığını inceleyen çalışmalar olduğunu belirten Prof. Dr. Yavuz bu konuda da şunları söyledi: “Bu çalışmalar, tıbbi olarak ameliyat olamayan (örneğin kalp yetmezliği, akciğer fonksiyonları düşük olan, vb.) hastaların sonuçlarını daha da iyileştirmeye yardımcı olabilir gibi gözükmektedir. Ayrıca, büyük akademik merkezlerde, immünoterapinin ideal zamanlamasını, ideal radyasyon tedavisi dozunu ve radyasyonla immünoterapi alan hastaların en uygun seçimi için biyolojik belirteçleri değerlendiren özel çalışmalar da vardır”.
Sonuç olarak, bu yaşadığımız günlerin Akciğer kanserleriyle ilgilenen radyasyon onkologları için inanılmaz heyecan verici bir zaman olduğunu belirten Prof. Dr. Yavuz sözlerini şu şekilde bitirdi: “İnovasyonlar ve tıbbi branşlar arasındaki işbirliği sayesinde, akciğer kanseri tedavisinde radyasyon tedavisi ile biraz ilerleme kaydettik, ancak bunun devam eden gelişmelere göre artarak devam etmesini bekliyoruz. Kesinlikle doğru yoldayız, bunu biliyoruz ve akciğer kanserli hastalarımızın yaşamlarını iyileştirmeye devam edeceğimizi umuyoruz”.