Eski Turizm bakanlarından ve turizm yazarlarından Bahattin Yücel, hafta sonunda Antalya´nın tatil cenneti Adrasan´da çıkan büyük orman yangınıyla ilgili ilginç bir yazı kaleme aldı.
İşte o yazı:
Adrasan´da yangın; önümüzdeki günlerde, yetkililerin üzerinde fikir birliği sağlayamadıklarını göreceğimiz, çok farklı nedenlerle çıkmış olmalı.Önümüzdeki birkaç gün bu konu yazılıp, çizilecek. Ardından her zaman olduğu gibi unutulup gidecek.Gerçek neden; piknikçilerin düzensizlikleri ya da özensizlikleri de olabilir..İmar planı yapılmadığı için yetersiz alt yapı, kaçak yapılaşmanın yol açtığı elektrik şebekesine aşırı yüklenme de.Belki de kötü niyetli kişilerin sabotajları...Kim bilir?Ama sanırım çoğumuz; Adrasan´ı kimin ya da kimlerin yaktığını çok iyi biliyoruz.Şöyle derin bir soluk alarak, sorumluları aramaya başlayalım isterseniz?
Önce Filmdeki gibi "Olağan Şüpheliler":Orman arazilerine göz diken, 2B uygulmasıyla; sözde geçmişte yaratılan fiili durumları öne sürerek, bütçe açıklarını kapatmak bahanesiyle, oldu bitti yaratanlar.İmara açılmamış alanlarda, kaçak yapılaşmaya göz yumanlar.Yetmezmişcesine bu bölgelere elektrik, su ve haberleşme alt yapısı getiren kamu görevlileri ve onlara emir veren siyasetçiler.Yetersiz altyapıya karşın, genel sağlık koşullarını hiç dikkate almadan, bu bölgede; otel, motel gibi konaklama tesislerine izin verenler.Tesisleşmenin ardından, alışveriş ve yeme-içme etkinlikleri için, yangına bu denli duyarlı bir bölgede; derme çatma yapılaşmayı yaygınlaştıran girişimciler ve onlara göz yuman Jandarma ve yerel yönetimler.Kendi yurttaşlarına sosyal turizm olanağı sağlamak yerine, her sezon biraz daha ucuzlayan fiyatlarıyla, turistleri sadece dışarıdan gelenlerden ibaret sanan, bilinçsiz işletmeciler.
Bölgedeki tesisleri standartlara uygunluk açısından denetlemeyen, yerel yönetimler ve başta Antalya Büyükşehir Belediyesi.Gündelik yaşamda insanların kapı dışarı çıkarken hava durumunu yakından izleyerek önlem aldıkları bir ülkede; şiddetli rüzgar varken, yangın tehlikesini göz ardı ederek, piknikçilere izin veren Ormancılar.AOÇ´nin yağmalanmasıyla, yargı kararına karşın ucube bir bina dikilmesine seyirci kalan ama Adrasan´daki duyarlı bölgelere uyarı dedektörleri ve basit birer kamera koydurmaktan aciz Orman Bakanımız.Müdahalede geciken, Akdeniz´e iki adım uzaklıktaki kıyıdan su çekerek Baraka işyerlerinin ve konaklama tesislerinin tutuşmasını seyreden Orman İtfaiyesi.Ve Habeşistan kıyıları yağmalanıyormuşcasına duyarsız seyredenler...Kısaca; Canım Adrasan Koyu´ndaki Ormanları yakanlar: Bizler.Hepimiz bu doğa katliamının sorumlularıyız.
Kaynak:Turizmde Bu Sabah
İşte o yazı:
Adrasan´da yangın; önümüzdeki günlerde, yetkililerin üzerinde fikir birliği sağlayamadıklarını göreceğimiz, çok farklı nedenlerle çıkmış olmalı.Önümüzdeki birkaç gün bu konu yazılıp, çizilecek. Ardından her zaman olduğu gibi unutulup gidecek.Gerçek neden; piknikçilerin düzensizlikleri ya da özensizlikleri de olabilir..İmar planı yapılmadığı için yetersiz alt yapı, kaçak yapılaşmanın yol açtığı elektrik şebekesine aşırı yüklenme de.Belki de kötü niyetli kişilerin sabotajları...Kim bilir?Ama sanırım çoğumuz; Adrasan´ı kimin ya da kimlerin yaktığını çok iyi biliyoruz.Şöyle derin bir soluk alarak, sorumluları aramaya başlayalım isterseniz?
Önce Filmdeki gibi "Olağan Şüpheliler":Orman arazilerine göz diken, 2B uygulmasıyla; sözde geçmişte yaratılan fiili durumları öne sürerek, bütçe açıklarını kapatmak bahanesiyle, oldu bitti yaratanlar.İmara açılmamış alanlarda, kaçak yapılaşmaya göz yumanlar.Yetmezmişcesine bu bölgelere elektrik, su ve haberleşme alt yapısı getiren kamu görevlileri ve onlara emir veren siyasetçiler.Yetersiz altyapıya karşın, genel sağlık koşullarını hiç dikkate almadan, bu bölgede; otel, motel gibi konaklama tesislerine izin verenler.Tesisleşmenin ardından, alışveriş ve yeme-içme etkinlikleri için, yangına bu denli duyarlı bir bölgede; derme çatma yapılaşmayı yaygınlaştıran girişimciler ve onlara göz yuman Jandarma ve yerel yönetimler.Kendi yurttaşlarına sosyal turizm olanağı sağlamak yerine, her sezon biraz daha ucuzlayan fiyatlarıyla, turistleri sadece dışarıdan gelenlerden ibaret sanan, bilinçsiz işletmeciler.
Bölgedeki tesisleri standartlara uygunluk açısından denetlemeyen, yerel yönetimler ve başta Antalya Büyükşehir Belediyesi.Gündelik yaşamda insanların kapı dışarı çıkarken hava durumunu yakından izleyerek önlem aldıkları bir ülkede; şiddetli rüzgar varken, yangın tehlikesini göz ardı ederek, piknikçilere izin veren Ormancılar.AOÇ´nin yağmalanmasıyla, yargı kararına karşın ucube bir bina dikilmesine seyirci kalan ama Adrasan´daki duyarlı bölgelere uyarı dedektörleri ve basit birer kamera koydurmaktan aciz Orman Bakanımız.Müdahalede geciken, Akdeniz´e iki adım uzaklıktaki kıyıdan su çekerek Baraka işyerlerinin ve konaklama tesislerinin tutuşmasını seyreden Orman İtfaiyesi.Ve Habeşistan kıyıları yağmalanıyormuşcasına duyarsız seyredenler...Kısaca; Canım Adrasan Koyu´ndaki Ormanları yakanlar: Bizler.Hepimiz bu doğa katliamının sorumlularıyız.
Kaynak:Turizmde Bu Sabah